Şubat 08, 2006

HAARP

HAARP: High Frequency Active Auroral Research Program (Yüksek Frekenslı Aktif Auroral Araştırma Programı)

Auroral: Özellikle kutup bölgelerinde gece görülen gök ışıkları. Kuzey kutbu ve Alaska bölgesinden Mart, Eylül ve Ekim aylarında bu gök ışıkları gözlemlenebiliyor.

VHF frekansında bu gök ışıklarının incelenmesine yönelik düzenek ekteki linkte görüldüğü şekilde çalışıyor.
http://dac3.pfrr.alaska.edu/~ddr/ASGP/STRSCOOP/VHF/VHFFRAME.HTM

Bizim dernek ilginçtir, sürekli “Zihni Sinir” projeleri üretilir. Köşe yazarlarımızdan biri PIC dahisi olup sürekli bu konuda yeni projeler yapar, bir diğeri ise “Çalışır mı Acabaaaaaa?” köşesinde küçük devre şemaları yayınlar. Ayrıca anten, güç kaynağı vs. bir sürü irili ufaklı projeler sayfalarımızdan yayınlanmıştır. Fakat bu yazıda okuyacaklarınız şimdiye kadar çok az duyulmuş ve ürkütücü bir projeye ait: “Radyo Dalgaları ile Deprem Yaratma Projesi”.

Bu gerçek mi değil mi? İşte bu araştırmamın konusu kısaca HAARP denilen projeye ait. “Fakat korkmayın bunu dernek olarak yapmıyoruz” demeyi çok isterdim ama ne yazık ki diyemiyorum, zira ABD hükümeti desteğinde bahse konu proje üzerinde 1995 yılından beri çalışılıyor.

Konu gündemimize nasıl girdi, önce ufak geri dönüşler ile birkaç hatırlatma yapayım. 17 Ağustos 1999 depremi ülkemizin tarihinde bir daha silinmeyecek izler bıraktı. Milyarlarca USD kaybımızın yanında 17000 civarında vatandaşımızı kaybettik. Hazırlıksız yakalandığımız bu depremde, devlet yeteri kadar çabuk davranamadı, birçok eksikliği ortaya çıktı. Amatör telsiz dernekleri, AKUT gibi gönüllü kurtarma ekipleri, yurtdışından gelen yardım ekipleri ve bizzat halkımızın inanılmaz yardımları sayesinde bu eksiklik bir miktar kapatıldı. Deprem sonrası yaşanan acı olaylar halen devam ediyor; sosyal ve psikolojik bozukluklar, onarılamayan yerleşim yerleri, çadırlarda yaşamaya mahkum edilen bir toplum…

Bu acı olay öncesi ve sırasında o kadar ilginç fenomenler yaşandı ki, Gölcük depremini sıradan bir deprem olarak değerlendirmemiz mümkün değil. Depremden 6 gün öncesine bakalım. Çok ilginç ve uzun periyotlar ile yaşanan bir doğa olayına sahne oluyoruz; “Tam güneş tutulması”. Bu olay gök izlemcileri tarafından binlerce yıl önceden bilinen bir buluşmaydı ve daha önce de benzerlerini yaşamıştık. Güneş tutulması öncesinde ise bir benzeri 6000 yıl önce yaşanan özel bir gök olayına şahit olduk. “Felaketler, gezegenlerin özel bir sırada dizilmesi ile baş göstermektedir-Nostradamus” ünlü kahinin bu yorumu 4 Mayıs 2000 tarihinde gerçekleşti. Bu tek sıra dizilişte, Dünya, Pluton ve Güneş bir tarafta; Merkür, Venüs, Mars, Jupiter, Satürn öteki tarafta yer aldı. Diğer iki gezegen Uranüs ve Neptün ise bu hattın iki yanlarında kaldı(Adeta bir göksel haç ortaya çıktı). Bu dizilişler hem Güneşi hem de bir sıra üzerinde dizilen gezegenleri “Güçler Bileşimi” etkisi ile etkiler. Güneşte büyük patlamalara ve lekelere neden olur. Bu patlamalar iletişimi ve dünya üzerinde yaşayan canlıları olumsuz olarak etkilemektedir. Bilim adamları bu dizilmenin dünyanın üzerinde olumsuz etkiler yaratacağını biliyordu, ruhsal açıdan insanları olumsuz etkileyecek gerginliklerin yanında dünya iklimi ve kabuğunda hareketlenmeler bekleniyordu.

Nitekim ben bu konuyu depremden bir hafta önce derneğimizin mail listesine attığım bir mesajda dile getirdim. Benim gibi hassas olarak nitelendirebileceğimiz bazı kişiler de huzursuzluk yaşıyordu. Depremden üç gün önce geceleri uykumda zorluklar başladı. 16 Ağustos 1999, gece saat 02:00 sıralarında terasıma çıktım ve yüksek sesle “bugün deprem olacak” dedim. Bu asla bir temenni değildi ve olmaması için de düşüncelerimi temizlemeye çalışıyordum. Fakat artık sanki okun yaydan çıktığını hissetmiştim. Ertesi gün deprem olduğunda ben yine kabuslarla uyumaya çalışıyordum. Sarsıntıdan hemen sonra terasıma çıktım, dışardan bağrışmalar geliyordu, şehirde birkaç ışık dışında her yer simsiyah karanlığa bürünmüştü. Fakat gökyüzü, o gökyüzü, onu asla unutamıyorum. Samanyolunu, kayan göktaşlarını ve binlerce yıldızı hiç bu kadar net ve güzel gördüğümü hatırlamıyorum. Dakikalarca gök yüzünü seyrettim. Şehrin ışıklarının azalmasında bu görüntüyü izlememde elbette büyük katkısı vardı fakat tek açıklaması bu değildi. O gece gökyüzünde, yer yüzünde çok önemli değişimler yaşanmıştı.

Deprem beklentileri ve ruhsal sıkıntıların tek nedeni acaba bu özel astronomik olay mıydı? İstanbul, Kocaeli civarında deprem öncesinde ve sonrasında “Ateş Topu” dediğimiz bazı olaylara şahit olduk. Bunlardan bazılarını bizzat arkadaşlarım gözlemledi, bazıları ise TV’lere çıktı. Ateş topu dediğimiz olay birdenbire gökyüzünde belirerek değişik ışınımlar yapan ve daha sonra da kendi kendine kaybolan bir tür fenomendir. Bu olay Alaska’da da gözlenen Auroral denilen gökyüzü ışımalarına benzer fakat olayın gerçek nedeni hakkında şimdiye kadar net bir açıklama yapılabilmiş değil. Bazıları deprem bölgelerinde bu olayın meydana geldiğini zira fay hatlarındaki enerji boşalımlarının gökyüzündeki bazı gazları harekete geçirdiğini ve adeta bir flörasan lamba gibi ışıklara neden olduğunu söylemektedir. Fay hatlarında kuartz kristali yataklarının olması durumunda daha yoğun bir enerji boşalımı meydana geldiği belirtilmektedir. Bir diğer teori ise esas konumuzu oluşturan HAARP ile ilgili olup gökyüzündeki belli bir bölgeye yüksek enerji yollanımı ve bu enerjinin aniden azaltılıp çoğaltılması sonucu Ateş Topunun oluşmasıdır. Şimdi HAARP konusuna girelim.

Amatör telsizci arkadaşlarım aşağıdaki paragrafta yazanları bildiklerinden bu bölümü atlayabilirler. Amatör telsizci olmayanlar için bir gök radyo dalgasının yayılma prensiplerini aşağıda anlatarak konunun bilimsel yanını açıklamak istiyorum. Çünkü HAARP projesi güçlü bir radyo frekansının gök dalgası yayılımlarını kullanması esasına dayanmaktadır.

İyonosfer ve Gök Dalgası:
HF dediğimiz High Frequency radyo dalgaları amatör telsizcilikte 1.8MHz ile 30MHz arasını kullanır. 1.8MHz de 30W, 3.5MHz de 150W, 14-30MHz de ise 400W maksimum çıkış gücüne izin verilir. Özel durumlarda ise yükselticilerle maksimum 1KW’a kadar çıkışlar yapılabilmektedir. Bu dalgaların özelliği gök dalgaları dediğimiz yayılımı kullanarak binlerce kilometre uzaklıktaki istasyonlar ile iletişim sağlayabilmesidir. Yeryüzünün 40-500Km arasında bulunan İyonosfer tabakası bir ayna görevi görerek HF dalgasının yayılımını sağlar. Yüksek yoğunlukta proton ve elektronlardan oluşan İyonosfer tabakası değişik katmanlardan oluşmaktadır. Bu katmanlar gece ve gündüz değişmektedir. Zira güneş ışınları bu katmanları doğrudan etkilemektedir. Hatta güneş fırtınalarında bu etkiyi en çok hisseden katman iyonosfer olduğundan HF iletişimini de doğrudan etkiler. Güneş patlamalarında auroral dediğimiz ışık oyunlarıda bu tabakada gerçekleşir. Katmanların yeryüzünden yüksekliği aşağıda açıklandığı şekildedir.

Gündüz: Gece:
40-80Km D Tabakası 40-150Km E Tabakası
80-150Km E Tabakası 150-500Km F Tabakası
150-500Km F1 ve F2 Tabakası

D tabakası sadece gündüz oluşur, yoğunluğu çok azdır. E tabakası ikinci tabakadır ve özellikle öğlen çok yoğundur. Son tabaka F tabakası gündüzleri F1 ve F2 olarak adlandırılır, geceleri birleşerek F tabakasını oluştururlar ve yoğunluğu en fazla olan tabakadır. Düşük frekanslı dalgaların sahip olduğu enerjinin neredeyse tamamı D tabakası tarafından emilir. Bunun sonucu esas dalganın kırılımını sağlayan E ve F tabakalarına erişemezler. Yüksek frekanslı dalgalar ise çok az emilirler ve D tabakasını geçtikten sonra E ve F tabakalarında iyonize tabakadan yansıyarak yeryüzüne geri dönerler. Gündüz saatlerinde D tabakası oluştuğundan düşük frekansta gök dalgaları ile haberleşme yapılmasına engel olur. Geceleri ise D tabakası kaybolduğundan düşük frekanslı dalgalar iyonosferde kırılır ve toprağa geri yansır. Hatta tekrar göğe çıkarak birkaç defa yansıma da yapabilirler. Burada kast ettiğimiz düşük frekanslar HF dediğimiz frekanslardır. Frekans yükseldikçe kırılma az olur ve dolayısıyla gök dalgası ile yayılımı da azalır.




HAARP Nedir?
HAARP, HF’da yüksek enerji çıkışları ile iyonosferin ısıtılması ve burada bir takım değişimler yapılarak etkilerinin incelenmesi için başlatılmış bir projedir. Kullanılan frekans aralığı 2.8-10MHz arasıdır, çıkış gücü ise resmi kaynaklarda 3.6 Gigawatt olarak belirtilmesine karşılık 10 Gigawatt’a çıkarılabileceği açıklanmaktadır. Bu enerji dünyadaki en büyük radyo vericisi ünvanını kazandırmaktadır. Merkezin 1 saat boyunca çalıştırılması durumunda Hiroşima atılan atom bombası kadar enerji ortaya çıkaracağı hesaplanmıştır. Fakat bu merkezin yılda 4-5 kere ve sürekli olmayıp vuruş modunda (seri ve güçlü atışlar üretme) ile çalışacağı bildirilmektedir.(Bahse konu enerjinin aslında ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini göstermek için bu örnek verilmiştir)

HAARP’ın Yeri ve Projeyi Gerçekleştirenler Kimler?
HAARP, çok ilginç bir yerde konuşlanmıştır, Alaska Gakona. Gakona’da askeri üstün yakınlarında ve kimsenin girmediği özel bir alanda tesis kurulmuştur. Niçin burası seçilmiştir? İki temel amacı vardır. Birincisi Alaska dünyadaki elektromanyetik kuşakların özel bir kesişim bölgesinde bulunmaktadır. Dünyanın elektromanyetik alanlarına müdahale edebilmek için en iyi yerdir. İkincisi ise insanlardan uzak, korunması kolay ve gözlerden mümkün olduğunca uzak bir yer olmasıdır.




Gakona daki bu merkezde 21m. yüksekliğinde 180 adet kule üzerinde cross dipol anten inşa edilmiştir. Teknik detaylarını
http://www.haarp.alaska.edu/haarp/tech.html adresinde bulabilirsiniz.




Gakona dünyanın elektromanyetik alan çizgilerinin kesiştiği bir yerdedir.

Bu alan aynı zamanda auroral dediğimiz ışımaların en yoğun yaşandığı bölgedir. Dünya manyetik alan çizgileri üzerinde yapılacak en küçük değişimlerin bile büyük etkilere yol açabileceği söylenmektedir. Bu konuda Tesla’nın da zamanında bazı çalışmaları olmuştur.

İlk kez Nicola Tesla tarafından ortaya atılan “Dünyasal Sabit Dalgalar”, dünyanın kendi kendine bir elektrik ürettiği ve uygun konumlarda bu dalgalara erişilerek kontrol edilebileceği söylemektedir. Tesla bunu ispat etmek için uygun frekanstaki bu titreşimleri kullanarak elektrik enerjisini çok uzaklara tel kullanmadan aktarabilmişti. Deneyinde 40Km uzaklıkta bir yerde 200 ampülü yakabilmişti. Yine Tesla’nın bir amacı da “Kablosuz Dünya İletişim Kulesi”ni inşa etmekti. Tesla dünya çapında bir iletişim düşünüyordu, kısacası bugünün Internet dünyasını tasarlıyordu. Fakat bunu kablosuz ortamda gerçekleştirecekti, ama ömrü bu projeyi yapmaya yetmedi.(1856-1943) Tesla konusu başlı başına özel bir konu olup arasıra bu dahinin görüş ve teorilerinden yararlanacağız.

Gakona’nın bu özel konumundan sonra projenin kimlerin denetiminde geliştirildiğine bakalım. Aslında kimlerin bu işin altında parmağının olduğunu gördüğümüzde konunun basit anlamda bir araştırma projesi olmadığını görüyoruz. ABD hava ve deniz kuvvetleri, içlerinde Alaska ve MIT gibi 8 üniversitenin bulunduğu bilim adamları grubu ve ARCO şirketi. ARCO çok kilit bir şirket, 1994 yılında bu şirket Patriot füzelerini de üreten Raytheon şirketler grubunun bir üyesi olan E-Systems’e satılmış. ARCO şirketi Prof. Bernard Eastlund adında bir fizikçinin patentini satın almıştı. ABD-4.686.605 numaralı bu patent, Tesla’nın icatlarından esinlenerek hazırlanmış bir iyonosferik ısıtıcının özelliklerini açıklamaktadır. Tesla’ya ait iki önemli görüş ve çalışma Eastlund’un ilham kaynağı olmuştu(Belki ilham kaynağının ötesinde Tesla’ya ait bazı notlar da bu kişinin elindeydi) Tesla, istenirse Çin seddi gibi bir manyetik alan yaratabileceğini, istenirse bunu yönlendirerek motorları dahi eritebileceğini açıklamıştı. İkinci açıklama ise bunu 2 Milyon doları geçmeyen bir kompleks kurarak özel bir ışınla yapabileceğiydi. Eastlund’un bulduğu iyonosferik ısıtıcı da aynen bu düşüncelere dayanıyordu. HAARP da bu düşünce doğrultusunda çalıştırılabilmektedir. Bu konuyu daha detaylı inceleyebilmek için HAARP’ın resmi ve resmi olmayan amaçlarına bir göz atalım.

HAARP’ın Amaçları:
Bunu ikiye ayırmak durumundayız; birincisi ABD hükümeti tarafından yapılan resmi açıklamalar, diğeri ise bağımsız kaynakların, radyo amatörlerinin ve araştırmacıların yaptıkları.

HAARP’ın resmi kaynaklardaki amaçları:
1-Atmosferdeki termonükleer araçları kontrol edecek elektromanyetik vuruşları gerçekleştirmek.
2-Denizaltılar ile haberleşmeyi kolaylaştırmak. Bu haberleşme ELF(Extremely Low Frequency) ve VLF(Very Low Frequency) dediğimiz 30Hz-30KHz civarında çalışmaktadır. ELF nin yan etkileri bilindiğinden mevcut ELF vericileri ile HAARP vericileri değiştirilmek istenmektedir.
3-Radar sistemlerini geliştirmek.
4-Çok geniş bir alanda ABD ordusunun haberleşmesini sağlamak.
5-Cray ve EMass süperbilgisayarlarının yardımı ile yer altının tomografik haritasını çıkarabilmek.
6-Petrol, doğalgaz ve mineral yataklarını tespit etmek.
7-Cruise füzesine benzer alçak irtifadan uçan füze ve hava araçlarını havada imha etmek.

HAARP’ın sadece bu amaçları gerçekleştirmesi durumunda bile “Star Wars” projesine gerek kalmayacağını görüyor ve çekiniyoruz. Fakat bunlar işin görünen yanı, buz dağının altında çok daha vahim bir tablo ile karşılaşıyoruz. Bu tablo projenin karşısında olanlar tarafından dile getirilmektedir. Özellikle de 230 sayfalık “Angels Don’t Play This HAARP-Melekler HAARP ile Oynamaz” adlı kitap bu görüşleri dile getiren en önemli kaynaktır.

HAARP karşıtı birçok görüş yayınlanmış ve bu görüşler inanılmaz baskılara uğramış, net deki sayfalar kapatılmıştır.(Umarım bu sayfa da kapatılmaz) Fakat ABD hükümeti bu karşıt görüşleri tam anlamıyla yalanlayacak bir döküman veya bilgiyi basına vermemiştir. Bu da karşıt görüş oluşturanların şüphelerinde haklı olma gerçeğini arttırmaktadır. Şimdi HAARP karşıtı açıklamalara bakalım ve teorileri destekleyen olayları inceleyelim.

1-İklimleri değiştirebilir.
2-Kutupları eritebilir veya yerinden oynatabilir.
3-Ozon tabakası ile oynayabilir.
4-Deprem yaratabilir.
5-Okyanus dalgalarını kontrol edebilir.
6-Dünyanın enerji kuşakları ile oynayarak insan biyolojisini ve beynini etkileyebilir.
7-Radyasyon yaymadan termonükleer patlama oluşturabilir.

Yukarıda yazanları tekrar okuyup son 10 yılda yaşanan olayları göz önünüze getirmenizi istiyorum. Aklınıza gelen örneklerin sadece basit doğa olayları veya küresel ısınmayla açıklanamayacağını bir kez düşünün. Dünyamız yaşadığı sıkıntıları sadece doğal nedenlerle mi yaşıyor, yoksa insan parmağı işin içinde mi?

HAARP Çalışma Prensibi ve Gerçek Etkileri:
Bu bölümde işin teknik yanına girip, HAARP’ın resmi kaynaklar dışında iddia edilen etkilere sahip olup olmadığı araştıracağız. Mantık olarak değerlendirdiğimizde de milyonlarca doları ve değerli bilim adamı kaynağını, üstelik arkasında ABD ordusunun çok önemli bir desteğini de alarak bu işe kanalize etmenin, gökteki ışık oyunlarını incelemek veya iyonosferi biraz ısıtıp neler olacağı görmekle açıklanabileceğini sanmıyorum. Haberleşmeyi daha iyi yapmak veya toprak altını incelemek gibi başka kaynaklarla da yapılabilecek işlerin ise bu işin asıl amaçlarını gizlemeye yönelik bir çalışma olduğunu düşündüren bulgular vardır. Proje, “Yıldız Savaşları” projesinden bile tehlikeli, çünkü çok az bir kaynakla, çok büyük etkiler yapabilmek mümkün. ABD’nin niçin “Yıldız Savaşları” projesini askıya aldığını şimdi daha iyi analiz edebiliyoruz.

Yaptığım incelemeler sonucunda HAARP’ın temel işlevi; iyonosferdeki bir alanı ısıtıp (Minimum 50Km çapında) burada lens-ayna işlevi görecek bir bölge yaratmak ve bu lensi kontrollü bir şekilde kullanarak ELF yayılımı ile doğal olmayan ve yukarıda 7 madde de açıklanan etkileri meydana getirmek. Bir diğer görüşte çok yüksek enerji ile dünyanın enerji kuşaklarına gönderilecek HF dalgalarının yan etki olarak doğal bir ELF oluşturabileceği ve bunun kontrol dışına çıkması ile yine yukarıda yazan olayların olabileceğidir. Kısaca bu cümleler ile açıklayabileceğimiz konuyu şimdi ayrıntı düzeyinde inceleyelim.

Öncelikle ELF konusunu incelemek gerekiyor. Çok düşük frekanstaki radyo dalgalarının(10-30Hz) canlıların sağlığına etkileri kanıtlanmıştır(Davranış bozuklukları, sinir ağı rahatsızlıkları, doku hasarları, doğum bozuklukları, katarakt, bağışıklık ve kan sisteminin bozulması, kanser, ani mutasyon değişiklikleri). Bu dalgaların yaydığı elektromanyetik radyasyon canlılarda beklenmedik sağlık sorunlarına neden olabildiği gibi, elektronik cihazların da çalışmasını etkilemektedir. Bunlar arasına kalp pillerinden tutun, uçaklara, TV alıcılarından haberleşme sistemlerine kadar birçok elektronik sistem girmektedir. ABD ordusunun denizaltılar ile haberleşmede bu sistemi kullandığını fakat sistemin yan etkileri nedeni ile sürekli eleştiri aldığı biliniyordu. Bu nedenle ELF programı zayıflatılıp yerine “zararsız” olduğu iddia edilen HF ile değiştirilmesi gündeme geldi. Acaba HF kullanan HAARP zararsız mıydı? HAARP HF enerji dalgalarını “vuruşlu” iletim haline çevirerek kullanıyor. Başka bir deyişle, HAARP aslında ELF sinyallerini belirli oranda (saniyede 30-3000 devir) açıp kapatarak, onun gücünü iki kat arttırıyor. Sonuçta, istenildiği takdirde ELF radyasyonu gezegenin yüzeyinde “belirli bir alana” yöneltilebilecekti.

Oluşturulan bu göksel şemsiye hem ELF sinyallerini yansıtabiliyor hem de aynı zamanda kendisi ELF yayabiliyordu. ELF ile ilk oynayanlar ABD değil Rusya’dır. Rusların yapmış olduğu fakat bugünkü kadar denetimli olmayan ilk ELF vericilerine ABD de “Rus ağaçkakanı” denmişti. 1976 yılının 4 Temmuz tarihinde Ruslar her biri 40’ar milyon Watt’lık üç vericiden dev bir elektromanyetik alan yaymaya başladı. Bu teknoloji Tesla’nın parlak çalışmalarının bir eseriydi. ELF dalgaları yayan ve bir diğer adıda Tesla vericileri olan bu dev vericiler yüksek basınç bloke sistemleri meydana getiriyor ve iklimlerin değişmesine neden oluyordu. Rus ağaçkakanı ABD California da o zamana kadar görülmeyen bir kuraklığa neden olmuştu. Meteoroloji uydularından alınan bilgilerde de bu yüksek basınç alanı adeta bir bıçak gibi görülüyordu. 1993 yılına kadar devam eden bu durum, radyo dalgalarının bozulmasına, kuraklığa, bazı yerlerde sellere neden olmuştu. Tümü belgelenen bu olaylar Rusların vericileri kapaması ile son bulmuşu.

10 Aralık 1976 tarihinde Birleşmiş Milletlerin aldığı bir karar son derece ilginçtir. “Askeri veya herhangi bir çevresel değişim tekniklerinin düşmana yönelik kullanımı yasaklanmıştır”. BM’in bu şekilde bir karar almaya iten neydi? Çevresel değişimleri yapacak bir teknoloji olmasaydı acaba böyle bir karar alınır mıydı?

HAARP ve ELF arasındaki bu ilişkiyi ve ELF nin etkilerini gördükten sonra HAARP veya benzer teknolojilerin yarattığını düşündüğümüz doğal görünümlü fakat insan tarafından yaratılan bazı doğa olaylarının örneklerini inceleyelim.

HAARP ve Doğa Olayları İlişkisi:
1981 yılında nükleer mühendis ve ABD nin önde gelen Tesla araştırmacılarından Albay Thomas Bearden, Amerikan Psikotronik Derneği’nde bir konferans verdi. Konuşmasının bir bölümünde 1978 yılında Specula dergisinde de tartışılan Tesla vericileri tarafından üretilen kalıcı dalgalardan bahsetti.

“Yaptığımız şey frekansı değiştirmektir. Eğer frekansı bir yönde değiştirirseniz, enerjiyi dünyanın diğer bölümünde hedeflediğiniz yerin ilerisindeki atmosfere boşaltırsınız. Havayı iyonize etmeye başladıkça, hava akışı seyrini, jet gidişlerini vb. şeyleri değiştirebilirsiniz. Bu mükemmel bir hava makinasıdır. Eğer ani bir şekilde boşaltırsanız, bunun gibi küçük iyonizasyon elde etmezsiniz. Bu kez kıvılcımlar ve ateş topları dünyanın yüzeyine boşalacaktır. Bu aletle ileri geri oynayarak, dünya çapında dev hava değişikliklerine yol açabilirsiniz.”

28.Temmuz.1976 yılında Çin, Tanghan’da yaşanan ve 650.000’in üzerinde kişinin ölümüyle ilgili New York Times’da bir yazı çıktı. Sarsıntıdan hemen önce gökyüzü aniden aydınlanmıştı. Beyaz ve kırmızı ışıklardan oluşan bu ateş topu 200 mil uzaktan bile görülmüş, birçok ağacın yaprakları yanmış ve sebzeler kavrulmuştu, tıpkı 17 Ağustos 1999 depreminde olduğu gibi.

1979 yılında 56 önemli deprem olmuş. 1981 yılında ise bu rakam 71’e yükselmiş. Bu tarihte hem ABD, hem de Rusya ELF ericilerini arttırmıştı. Burada kısa bir bilgi notu daha düşmek istiyorum. Dünyada büyüklüğü 7 ve üzerindeki depremlerin yıllara dağılımı: 70 li yıllarda 5, 80 li yıllarda 5 ve 90 lı yıllarda 9 dur. Bilim adamları ne kadar olayları doğal seyrinde giden bir durum gibi izah etmeye çalışsalar bile sismik hareketlerde gerek sayı gerekse büyüklük olarak bir artış vardır.

Volkanik hareketlerde, sel ve tayfunlardaki artışları da güncel haberleri takip edenler görmektedir. Dünyamız adeta bir kabuk değiştirmektedir. Bu olayların ortaya çıkmasında insanların ne kadar etkisi olmaktadır. Yer altında yapılan nükleer patlamaların, dünyanın çok farklı yerlerinde volkanik ve sismik hareketlere neden olduğunu artık biliyoruz. Zaten bu nedenle denemelere son verildi. Ama dünyamızın dengesini ve doğal gidişini değiştiren HAARP ve benzeri sistemler halen kullanılmaktadır. İşin tehlikeli bir yönü de yaratılmak istenen küçük ve kontrollü atmosferik ve sismik olayların kontrolden çıkacağıdır. Buna domino taşı etkisi de denmektedir. Örneğin Ankara’dan İstanbul’a uzanan bir domino taşı dizisi yapalım. Bir taşı devirdiğimizde sırayla İstanbul’a kadar uzanan taşlar devrilir. Fakat bu taşların gittikçe büyüdüğünü düşünelim ve İstanbul’daki son taş 1 ton ağırlığında olsun. Küçük bir domino taşını Ankara’dan devirdiğimizde 1 ton ağırlığındaki son taş yıkıldığında ortaya çıkan enerji ilk verdiğimiz enerjiden kat kat büyüktür ve bilim adamları özellikle sismik oluşumlarda bu tip küçük tetiklenmelerin büyük sarsıntılar meydana getirebileceğini kabul etmektedir.

Konumuza dönecek olursak anlattıklarımızın sadece varsayımlar olmadığını, bilimsel gerçeklere dayanarak bu olayların olabileceğini ve hatta olduğunu söylemektir. Yer altındaki fay hatlarının nereden geçtiğini ileri teknoloji sahibi ülkeler son derece hassas bir şekilde biliyorlar. Bu hatlara yapılacak küçük bir “tetiklemenin” nelere yol açabileceğini de sanırım test ettiler.

HAARP Karşıtı Hareketler:
Yazımızın başında HAARP karşıtı görüşlerin olduğunu söylemiştik. Özellikle radyo amatörlerinin ve bağımsız araştırmacıların bu konuda verdiği bazı bilgileri aktarmak istiyorum.

Clare Zickuhr, konuyla ilgilenen bir ARCO çalışanı ve aynı zamanda bir radyo amatörü. Gar Smith, bağımsız araştırmacı ve “Earth Island Journal” in editörü. Bu ikilinin konuyla ilgili görüşleri ise şu şekilde:

“Şu anda Alaska, Gakona yakınlarında izole edilmiş Hava Kuvvetleri faaliyet alanında yapılanma altında olan Pentagon’un sırlarla dolu HAARP projesi, dünyanın en güçlü iyonosferik ısıtıcını yaratmak için ilk adımı attı. Bilimadamları, çevreciler ve yerliler dünyanın iyonosferine 1 Gigawatt’tan fazla radyasyonlu güç verme kabiliyeti olan HAARP projesi için vericilerinin, insana vereceği zarar, doğal hayata karşı oluşturacak olan tehdit ve etkisi hemen ortaya çıkmayan çevresel etkileri daha da tırmandıracağı konusu ile ilgileniyorlar.

ARCO’nun patentlerinden biri Alaska’nın mükemmel bir bölge olduğunu, çünkü bu icat için istenilen uygun irtifalara uzanan manyetik alan çizgilerinin dünyayı ancak Alaska’da ikiye böldüğünü belirtir.

HAARP yetkilileri, Eastlund’un icadıyla herhangi bir ilişkiyi yalanlarken; Eastlund, Ulusal Halk Radyosu’na gizli ordunun 1980’lerin sonunda ortaya attığı kendi çalışmasını geliştirmeyi planladığını söyledi. Microwave News’in Mayıs 1994 sayısında Eastlund kendi patentlerinin gerçekleşmesi için HAARP projesinin açıkça ilk adım olarak gördüğünü söylemiştir. HAARP’ın orduyla olan ilişkisi; ARCO’nun APTI’yi ve E-Systems’e satmasıyla birlikte daha da belirginleşmiştir”

Princeton Üniversitesi’nden Dr. Richard Williams, “Üst amosferdeki kimyasal elementleri, ozon moleküllerinin oluşumunda esaslı bir etkiye sahip olabilir... İyonosferin ısısının değiştirilmesiyle ozon üreten kimyasal reaksiyonların etkileneceği bilinmektedir.”

Prof. Dick Williams, “Bugüne dek eşi görülmemiş miktardaki enerji, yine benzeri görülmemiş bir reaksiyon üretebilir. İyonosferle deney yapmak oldukça dikkat isteyen, hassas birşeydir. Belli bir yerde sınırlandırılmış olay, dünyaya oldukça hızlı bir şekilde yayılabilir.”

Alaska halkı bir avukat tutarak bu bölgede yapılmakta olan HAARP deneylerine bir son verilmesi için kongre üyelerine dilekçe göndermiştir. Başkan Clinton’un da konuya sıcak bakmadığını ve projeye destek vermediğini biliyoruz.

Internet üzerinde yaptığım araştırmalarda aşağı yukarı hep aynı şeylerden bahsediliyor. Aydoğan Vatandaş’ın “HAARP Kıyamet Teknolojisi” adlı kitabındaki herşeyi Internet’te bulmak mümkün.

Sonuç:
Bir radyo amatörü olarak doğrudan bizi ilgilendiren bir konu üzerinde yaptığım araştırmaları sizlerle paylaşmanın doğru olacağını düşündüm. Şahsi görüşüme gelince:
Bugün dünyamızın dengesinde bir takım değişimler olduğunu biliyor ve görüyoruz. Bunun nedenini dünyamızın önümüzdeki 30 yıl içinde gireceği yeni Altın Çağı’na bağlayanlar ve üzerindeki insanların neden olduğu etkilere bağlayanlar var. Kimilerine göreyse tamamen rastlantısal olaylar. Kıyamet ve Altın Çağ ile ilgili bir yazımı da daha sonra sizlerle paylaşmayı düşünüyorum. Fakat üzerinde yaşadığımız dünyanın insanları tarafından yaratılan olumsuz durumların bugün yaşadığımız bir çok olaya etki ettiğini düşünüyorum. Açıkçası bilerek veya bilmeyerek yapılan yer altı nükleer denemelerinin ve HAARP projesinin sismik ve atmosferik hareketlere neden olduğunu söyleyebilirim. Ne yazık ki bazı ülkeler sadece kendi çıkarlarını düşünerek hareket ediyor ve bunun sonucunda oluşan olumsuz olaylardan hepimiz etkileniyor. Fakat onların da anlaması gereken çok önemli bir nokta var:
Doğa ile oyun olmaz.

Kaynak : http://www.geocities.com/mavidosya/H03.htm

Filistin topraklari uzerine Hristiyan bir bakis acisi

Filistin topraklari uzerine Hristiyan bir bakis açısı:

"Tanri kutsal topraklari gercekten Yahudiler'e mi vaad etti?
Tanri kutsal topraklari Israil'in iddia ettigi gibi gercekten Yahudiler'e mi vaad etti.Herseyden once Tanri Ibrahim'e kutsal topraklari vaad ederken ortada Yahudilik diye birsey yoktu.Yahudilik inanci Ibrahim'den binlerce yil sonra ortaya cikti.(Isak ve Yakup Aramean ve Chadean'dilar) Incil'de Tanri Ibrahim'e "Ben seni Chaldean'dan bu topraklari sana vermek icin getiren efendiyim" demektedir.(Gen: 15:7; Neh 9:7) "Yahudi" kelimesi ilk Ester'de (2.yy'da yazildi) bulduk."Susa'nin guclu bir kontrolu vardi.Yehudi Mordecai olarak isimlendiriliyordu.'' Bu "Yehudi'nin Incil'de ilk bahsedilisiydi.
Tanri topraklari Ibrahim gibi tek bir Tanri'ya inananlara vaad etti;herhangi bir insan grubuna veya ulusa vaad etmedi.
Ibrahim'in inandigi tek tanriya inananlar (Ibrahim'in torunlari) Ibrahim'in inancindan gelmektedirler.

"Sana sonsuza kadar sunu vaad ediyorum.Sana vaadim benimle senin ve senin kusaklar boyu gelecek olan torunlarin arasindadir.Senin ve senden sonra gelecek olan torunlarinin tanrisiyim.Simdi yabancisi oldugun butun Cannon topraklarini sonsuza kadar sahip olman amaciyla sana ve torunlarina veriyorum.Torunlarinin da Tanri'si olacagim.Vaadimi tut.Senden sonra gelecek olan torunlarin da tutsun." (Genesis 17:7-9)

Abra-Ham (yiginlarin babasi) olarak adlandirdigi Ibrahim'e Tanri, Ibrahim'in soyundan gelenlerden olusan uluslar yapma sozu verdi.
"Sana vaadim sudur,sen uluslarin babasi olacaksin (tek bir ulus degil!!!).Bundan sonra Ibram degil Ibraham(Ibrahim) olarak adlandirilacaksin.Seni uluslarin babasi yapiyorum.(Goim)- Genesis 17:3-7

Boylelikle Tanri'ya ait olan kutsal topraklar (Ex 19;5 ve Leviticus 25:23) Ibrahim'in tek tanriya olan inancindan gelenlerin topraklari olacaktir.Gercekte de Ibrahim tek Tanri'ya olan inancini yaymak,anlatmak ve gelistirmek icin yasadi ve mucadele etti.Bir ulus kurmak gibi bir misyonu olmadi.(Genesis 12:3;Isaiah 19:24.2)

Tanri kutsal topraklari sadece Ibrahim'in torunlari olan Yahudiler'e mi vaad etti.Incil'de yazilanlar bu topraklarin tek bir ulusa degil uluslara vaad edildigini ( Goiim) vurgulamaktadir. "Yahudi" ve " Hebrew ''kelimesi Ibrahim'den ve Isak'tan binlerce yil sonra ortaya cikmistir.Israil kelimesine ilk Tanri'yla Yakup'un arasinda gecen tinsel bir mucadele sirasinda rastlamaktayiz.
" Tanri adama sordu:
-"Adin nedir?"
-"Yakup " dedi adam.
-"Bundan sonra Yakup ismini kullanamazsin.Senin adin Israil olsun"dedi Tanri ve devam etti:
Cunku sen kutsal seylerle ve insanogluyla kavgaya tutustun ve ustun geldin."

Yakup yeni isminiPeniel'de aldi."Cunku ben Tanriyla yuzyuze gorustum" ( Genesis 32:28-31 ve Genesis 35-13) Yakup ve 12 oglu Canaan'da (Genesis 27:1) dogdular ve yasadilar.Isak burada gomuldu.(Gen: 34:29) Yakup ve cocuklari ,dedeleri Ibrahim'den ve Canaan dogumlu olmalarindan dolayi Aramean/ Chaldean'dilar.Isak'in Eseu'nun ve Yakup'un bir cok cocugu Canaatieler'le evlendiler.(Gen 26:1-43)Bugunki anlamiyla bu insanlar ayni topraklar uzerinde yasayan ve farkli soydan gelen insanlarla karisarak degisik gruplar olusturdular.Aralarindaki tek farklilik ise soydan ote Ibrahim'in tek tanriya olan inancina duyduklari farkliliklardir.

Daha sonra Tanri Ibrahim'le verdigi tahaddutu ayni kosullarla yenileyerek Yakup'a da verdi.
"Butun uluslarin toplanma noktasi olan bir ulus ( ghal Goiim) senden meydana gelecektir.Daha once Ibrahim'e ve Isak'a verdigim vaadi sana da veriyorum." (Genesis 35:11-12)
Acikca goruldugu gibi tek bir ulusdan degil uluslardan bahsedilmektedir ve Yakub'un misyonu tek bir ulus insa etmek degil, tanrinin tekligine olan inanci yasatmak ve yaymaktir.Bu topraklarin sadece bir ulusa vaad edildigi iddiasi bir cesit yorumdur ve hepimizi kendi siluetinden yaratan bir Tanri'yla herhangi bir iliskisi yoktur.Tanri topraklari kendi cocuklari arasinda bolerek savaslara,felaketlere ve acilara yol acan bir emlakci degildir.Yeryuzundeli kaynaklari Tanri'ya dayandirarak bolmek hicbir sekilde tanriya olan inanca,onun sevgisine ve askina hizmet edemez.Ilk andan beri tanri bir grup insanin degil icinde Tanri aski olan herkesin tanrisidir.Aksi taktirde sadece bir grubun tanrisi olan tanridan oteki insanlar nefret edeceklerdir.

Kutsal kitaplarda tanri bizleri kendi suretinden yarattigini soylemektedir. "Tanri insani kendi siluetinden yaratti." Genesis 1:27 Insan oglunu kutsayarak ona "verimli ol,cogal ve yeryuzunu doldur." dedi.Genesis 1:28. Burada anlasilmasi gereken en onemli nokta tanrinin insanoglunu esit olarak yaratmasi ve ona butun dunyayi vermesi ve onu kutsamasidir.Tanri yaratigi bazi insanlara ayricaliklar verip otekileri dislamamistir.

Bu baglamda Ibrahim'in torunlari Ibrahim'in inandigi tek tanriya ve Ibrahim'in misyonuna inanan insanlardir.Yahudiler'in
bu topraklara geldigi gunden beri Tanri bu topraklardaki siddetin ana kaynagi oldu.Tekrar sunu soylemeliyim ki,butun bunlar Tanrinin arzusu disinda,tanriyi kendi politik amaclari dogrultusunda kullanmak isteyenler tarafindan yaratilmistir.Lutfen sunlara bir kulak asalim ve Incil'de yazilan su yazilari okuyalim:

"Misir'da Yakub'un cocuklari Israilliler olarak adlandirildi.(Genesis 46:1 ve Ex 1;1ve 9) Misirlilar olarak adlandirilabilirlerdi Ex 1;1-7. Israilliler farkli orjinlerden gelen ve farkli gruplardan olusan yerli Misirlilar ile evlendiler.Saf bir sekilde Ibrahim'in soyundan gelen cocuklar gibi davranmadilar.Farkli gruplarla kaynastilar.Onlari Musa'nin etrafinda toplayan tek sey neydi? Saf kokleri mi? Hayir.Tek tanriya olan inanclari onlari Musaya goturdu.Bircok Misirli ve oteki insanlar essiz tek bir tanrinin varolduguna inaniyorlardi.Ibrahim;le baslayan Tanrinin buyuk vaadinin Isak'ta Yakup'ta ,Yusuf'ta ve Musa'da devam etmesi saf irki kokenlere degil tanrinin tekligine olan inanctan kaynaklanmaktadir.Kenana topraklarina bir inanci yasamak ve farkli uluslardan olusan insanlara tek tanri inancini vermek icin gelmislerdir.10 emire baktigimiz zaman Tanrinin insanlardan tek tanri askiyla birbirlerini sevmelerini ve iyi insan olmalarini istedigigi goruruz
.Dt 6:4-9 (Smai,Ishrael,Adonia...)veta Lev 6:2,19:13,4)

Tanrinin verdigi "misyon" ne demek?
Tanri'nin verdigi misyon Ibrahim'in torunlarina tek tanri inanci vermektir.Kendini Ibrahim/e Isak'a ve Yakup'a aciklayan tanri onlardan farkli uluslardan sevgiye ,merhamete, dayanismaya ve sefkate dayali tek bir tanriril inanc olusturmalarini istemistir.
Tanri Musa'ya "Seni kendi insanim olarak alacagim; efendin olacagim.Ben seni Misirlilar'in boyundurugundan kurtaran efendinim.Ibrahim'e Ishak'a ve Yakup'a verdigim eli sana da verecegim.Ben efendinizim."Ex 6:7-8
"Bana itaat edip Kanunlar Kitabi'indaki emirlere uyarsaniz benim kalbimde ve ruhumda olacaksiniz Dt30- 10"Eger tersini yaparsaniz cezalandirilacaksiniz." "Eger bana degilde oteki tanrilara taparsaniz bugunden size yokedileceginizi ilan ediyorum.Urdun'u gecip de gelidiniz topraklari elinizden alirim." Dt 30;17-20

'' Misyon''un ne oldugunu goruyorsunuz.Buradaki misyonun bir toprak parcasinin elde tutulmasi degil tek bir tanriya olan inancin tasinmasidir.Daha once belirttigimiz gibi butun yeryuzu tanriya aittir ve Tanrinin vaadi acikca goruldugu gibi
toprak degil, inanctir.

"Zamani geliyor"dedi tanri.Israil'in ve Juda'nin eviyle yeni bir anlasma yaptigim zaman bu vaad daha oncekilerle yaptigimdan cok farkli olacak.Ben onlarin elinden tutup Misir'in disina cikarttim,onlar anlasmayi bozdular.Ben onlara bir kocaydim'dedi tanri."Kanunumu onlarin aklina yerlestirecek ve yureklerine yazacagim.Onlarin tanrisi olacagim,onlarda benim insanim.Hickimse komsusuna yada kardesine beni ogretmeyecek,cunku herkes beni ogrenecek.Zaaflarini bagislayacak gunahl;arini affedecegim"

"Tanrinin aklinda Israil ve Ibrahim'in tanrisina inanan butun insanlar hakkinda ne oldugunu biliyor musunuz?" (Peygamber Ezekiel 11;19-20)Israil'in torunlari benim buyrukarima uymaz benden cikarsa ulus olmalari duracak (750-585 io)

Tanrinin bahsettiginin toprak olamdigini ve inanc oldugunu goruyor musunuz?
Toprak bolunebilinir fakat inanc butun kalmali.Gercekte yanlis yorumlanmis toprak meselesini ortadan kaldirmak icin Ibrahim'in cocuklari birlikte haraket etmeli ve karar vermeli.1948'de Israil devletinin ilan edilmesine kadar yasayan Yahudiler'in, yasadiklari Arap devletlerinde herhangi bir problemleri yoktu.Israil tanrinin verdigi "misyon'u basardi mi?Maalesef ..Incil'de boyle olmadigini ve Tanrinin onlari nicin cezalandirdigini okuduk.Tanri bunu Dt 30;17-20 ve Housa
8;1-14 ve Housa 1:1-9'da belirtmektedir.

Amos(I.O 780-744) "Tanri sunu dedi ki,Judah'in 3 hatta 4 gunahi yuzunden geriye donmeyecegim.Cunku onlar efendilerinin buyruklarini reddettiler ve yukumluluklerini yerine getirmediler,cunku onlar atalarinin taptigi sahte tanrilar tarafindan bastan cikartildilar.Judah'in uzerine ates yollayacagim..."dedi 2;1-16
Isa'dan 6 yuzyil once gelen peygamber Ezekiel'in soylediklerini okuyalim: "Israil topraklarinda harabelerde yasayan insanlar sunu diyorlar 'Ibrahim sadece bir kisiydi topraga malik olan.Fakat bizler cokuz.Toprak bize eminim ki maliki olmamiz icin verildi.Tanrinin soyledigi ise 'Hala kanin icindeysen bu topraklara malik olabilir misin? Kilica bagli kal.Igrenc seyler yapiyorsunuz.Her biriniz komsularinizin karilarina goz atiyorsunuz.Siz bu topraklara malik olabilir misiniz.
Ben varoldukca Harabelerde yasayanlar kilicla cokecekler.Vahsi hayvanlar yigin yigincogalacaklar.Magaralarda ve buyuk yasam yerlerinde salgin hastaliklar musallat olacak.Topragi kurutacagim,kimse uzerinden
asamayacak.Beim efendileri oldugumu bilecekler.Butun kotulukleri yaptiklari zaman topragi cole donusturecegim."Ez 33;23-29

Tanrinin sozu sonsuza kadar gecerlidir.Tanri bugun Israil'de neler oldugunu ve Israil'in insanlara ve topraklara nasil davrandigini bilmektedir.Tanri ayni kizginligini gosterecek.Mevcut durum ve gecmisteki yasananlar Israil'li ogretmenlere dini liderlere ogretilerini duzelttirmeli ve yeniden insa edilerek Israil'e dogru misyonu ogretmelidirler.Bunlardan bir kacini vurgulayalim:

a) Onlardan yeryuzundeki butun uluslari kutsamalari istendi.Gen12;3,Isaiah 19;24
Peygamber Zekeria'nin soylediklerini okuyalim;
"Butun uluslarin arasinda sadece sen lanetlendin.Judah'in ve Israil'in evi seni kurtaracagim.Belki bu kutsanir."Zec 8;13
Israil bugun dunyayi kutsuyor mu?

b) Onlara insanlara nazikce davranmalari ogut verildi.
'Senin icinde ikamet eden yerliler ve yabancilar icin bir kural var."Ex12;49
"Komsusunun hudut cizgilerini sokenlerin ve yabancilarin,oksuzlerin,dullarin haklarini tahrif edenlerin uzerinde her zaman
buyuk bir lanet olacaktir"Dt 27;19,24;17; Ez 22;7; Jr 23;3

Israilliler bugun bunu yapmiyorlar mi?

c)Jubilee (60 yil ) yilinda Israil elindeki herseyi mulklerinin eski sahiplerine geri vermeli."5.yil Jubilee'dir senin icin.Bu jubilee yilinda herkes eski mulkune kavusmali" Leviticus 25;13,27;28

Israil bunu hic yapti mi ; yada bugun yapabilir mi?

Kaynak : Labib Kopti

Rusya'yi kusatmak : ABD'nin Avrasya stratejisi

Rusya'yi kusatmak : ABD'nin Avrasya stratejisi
Lenora Foerstel
Z Brzezinski, 1997 yilinda yayimlanan " Buyuk Satranc Tahtasi " adli kitabinda,
Avrasya'yi kontrol eden gucun dunyanin ileri ve ekonmik acidan gelismis 3 bolgesinden ikisini kontrol edecegini soylemektedir.Kitapta Brzezinski tarafindan vurgulanan nokta Rusya'nin 3 bolgeye ayrilmasinin ABD'ye cok buyuk yarar saglayacagidir.Brzezinski'ye gore Bati Rusya ,Avrupa'nin bir parcasi olmali ve Sibir-
ya ile Asya Cumhiriyetlerinden ayrilmalidir. 2. Dunya Savasi sirasinda Almanya
Sovyetler Birligi'ni yikmaya ve Urallari,Sibirya'yi ve Ukrayna'yi ele gecirmeye calismistir.

Odonem askeri saldiriyla Hitler Almanya'sinin yapamadigini bu donem Amerika NATO ortakligi dusuk yogunluklu catismalarla ve bolgedeki liderlere verilen rusvetlerle basariyor gorunmektedir.Dunya Bankasi ve IMF gibi uluslararasi finans kuruluslari bu bolgedeki ABD/NATO girisimlerini ekonomik acidan desteklemekte-
dir.

Sirasiyla ABD ve ortaklari basarili bir sekilde, Yugoslavya'nin secimle iktidara gelmis iktidarini devirdiler,Gurcistan'i ve Ukrayna'yi kolonize ettiler ve Estonya'yi,
Litvanya'yi,Latviya'yi NATO'nun uyesi yaparak Rusya'ya guvenlik acisindan Baltik bolgesinde buyuk bir tehdit alani olusturdular.NATO'nun yeni uyesi olan bu devletler
de koku eskiye dayanan anti-Rus bir gelenek mevcuttur.

Alexander Nevsky'nin zamanindan beri Almanya,bolgedeki pagan kulturu yikmak ve Katolizm'i yaymak icin Baltik bolgesini defalarca kez isgal etti.
Bu isgaller sonucunda bolgede baskin bir Alman-Baltik nufusu ve etkisi olustu ve bu bolge 2.Dunya Savasi'nda Naziler'le isbirligi icerisine girdi.

Aralik 2004'te Latvia parlamentosu Sovyet isgalini kinayan bir yasa cikartarak Rusya'dan tazminat talebinde bulundu.Buna ilaveten Latviya devleti Latvia'da yasayan Rus kokenli Latvia vatandaslarinin gonullu olarak Rusya'ya geri gocmelerini saglamak icin girisimde bulundu.Estonya'da basbakan Juhan Parts,SovyetlerBirligi'ne karsi savasmak icin Nazi SSler'ine katilan ve olen askerlerin anisina dikilen anitin sokulmesinden dolayi Lihilu koylulerinden ozur diledi.

Rusya'nin dogal gaz ihrac ettigi yollarin 3/4'u Ukrayna'dan gecmektedir.Kiev'den
gecen Dniepr Nehri Rusya ile Beyaz Rusya arasindaki tasimacilikta kilit bir noktadir
Rusya'nin Karadeniz'deki donanmasi Ukrayna'nin Crimea sularindaki Sivastopol'da konumlanmistir.Eger Ukrayna NATO uyesi olursa,NATO ittifaki Rusya'ya sadece 1000 millik bir uzaklikta olacaktir.Ukrayna'nin NATO uyeliginin iki yil icerisinde gerceklesmesi beklenmektedir.Bu uyeligin geceklesmesiyle birlikte Rusya dogal gazlarin tasinmasi konusunda cok buyuk bir problemle karsilasacaktir.Bagimsiz Devletler Toplulugu ( BDT ) baskani Vladimir Rushailo, yabanci sermayenin BDT ulkelerinde politik manipulasyonlara yol acitigini,basta Rusya olmak uzere topluluga bagli oteki ulkeler uzerinde onemli tehlikeler olusturdugunu soylemistir.

Petrol zengini Kazakistan, ABD tarafindan cok kilit bir oneme sahiptir.Amerikan sirketleri bu bolgeden dunya pazarlarina petrol ihracina yonelmek istemektedirler.
Dogu'dan Bati'ya petrol ihrac etmek isteyen ABD bu amacina engel gordugu Rusya ile Iran'a mesajlar yollamakta Avrasya bolgesini kendi kontrolu altinda tutmaya calismaktadir.

BDT, Baku-Tiflis-Erzurum boru hatti gibi, Baku-Tiflis-Ceyhan boru hattini insa etti.
Amerika'nin goz onunde bulundurdugu Kafkas tasima rotasi Baku'deki Kafkas limanindan Gurcistan'a, oradan da Ceyhan uzerinden Akdeniz'e ulasan hattir.

Yugoslavya'nin NATO tarafindan bombalanmasindan sonra bir cok Kazak lideri ayni durumun bolgedeki bagimsiz devletlerin de basina gelebilecegi endisesini tasimaktadir.Kazakistan,Kirgizistan ve Tacikistan, Ukrayna'da ABD'nin tezgahladigi "turuncu devrim" den ve Gurcistan'in da benzer sekilde kolonilestirilmesinden
korkmaktadirlar. 6 Ocak 2005'te Interfax'in bildirdigi bir habere gore, Kazakistan Mahkemesi 'Kazakistan'in Demokratik Tercihi Partisi'ni kapatmistir.Bu partinin Gurcistan ve Ukrayna tarzi bir ayaklanmayla iktidara karsi bir muhalafet hareketi baslatacagindan suphelenilmistir.Konsey ayni zamanda halen Kazakistan'da faaliyetlerde bulunan ve George Soros tarafindan finanse edilen PORA adli bir sivil toplum orgutunu ele almaktadir.Bu organizasyon,Yugoslavya'da iktidarin devrilmesinde cok onemli bir rol oynayan ve George Soros tarafindan finanse edilen OTPOR orgutuyle paralel nitelikte faaliyetlerde bulunmaktadir.Kirgizistan Basbakani Asker Akayev konuyla ilgili bir demecinde Gurcistan'in bundan sonra bagimsiz bir devlet sayilamayacagini ve basbakani Sakashvill ile bakanlarinin maaslarini direk multi milyarder George Soros'tan aldigini ifade etmistir.

George Soros ve ABD devleti tarafindan milyarlarca dolar bagimsiz devletlerin yonetimlerini yikmak amaciyla kullanilmistir.Ilaveten,ABD'ye ait olan 'Uluslararasi Kalkinma Ajansi' , 'Ukrayna Egitim Reformu' adli bir organizasyonu destekleyerek Ukrayna'da radyo ve televizyon programlari baslatmis; Ukrayna vatandaslarini hukumeti ve hukumetin ekonomi politikalarini degistirmesi icin kiskirtmistir.
Soyle bir dusunelim: Bir yabanci ulke ABD'de radyo ve televizyon programlari yaparak ABD vatandaslarini hukumete ve onun izledigi ekonomik politikalara karsi egitmektedir.Bu durumun sonuclarini herhalde dusunebiliyorsunuzdur.

Ukrayna'da ve Gurcistan'da tezgahlanan oyunun kendi ulkelerinde yasanmamasi icin onlem almaya calisan Beyaz Rusya ve Tacikistan bolgede askeri ustler insa etmektedirler.Beyaz Rusya cok yuksek mekanizmaya sahip bir hava savunma sistemi insasi uzerinde calismaktadir.Ayrica bu yilin icerisinde Rusya ve Beyaz Rusya ortak bolgesel bir hava savunma sistemi uzerinde calismak icin ortak bir anlasma yapmaya hazirlaniyorlar.

NATO Rusya'yi kusattikca Finlandiya ve Japonya gibi ulkeler de Rusya'dan toprak talebinde bulunmaktadirlar.2.Dunya Savasi sirasinda Nazi kampina katilan
Finlandiya, kaybettigi Karelia Isthmus ve Rusya sinirindaki bazi topraklari geri talep etmektedir.Karelia Isthmus bolgesinde Rusya'yla Finlandiya arasinda cok buyuk catismalar meydana gelmistir.Finlandiya'nin talepleri bu ulkenin limanlarini ve hava sahasini askeri amaclar icin kullanmak isteyen NATO tarafindan da desteklenmektedir.

Finlandiya gibi Japonya'ninda Rusya'dan toprak talepleri bulunmaktadir.Japonya 2.Dunya Savasi'nin sonlarina dogru Rusya'nin kontrolune gecen Etorofir,Kunashin,Shikotan ve Holbornal Islets bolgelerini geriye talep etmektedir.
Japon hukumeti ABD'yle birlikte yurutulecek bir yeni savunma sistemi arastirma programini onayladi.Ayrica bu iki ulke Japon topraklarina ve Japon askeri gemilerine kurulmak uzere fuze savunma sistemi insa etmeye basladi.

1996 yilinda ABD'nin Japonya'yla yaptigi karsilikli guvenlik antlasmasi ABD'nin Japonya'daki askeri ustlerini guclendirmek uzere gelistirilecektir.Bu ustlerin ABD acisindan cok amacli islevleri bulunmaktadir: Rusya'yi ve Cin'i cevrelemek,ABD'ye istedigi dogrultuda bolgeye mudahale gucu vermek ve ABD'nin bolgedeki istihbarat calismalarini kolaylastirmak gibi.Bu askeri ustlerle ABD ve Japonya Asya-Pasifik bolgesinde hakimiyet,kontrol ve mudahale gucune sahip olacaktir.

ABD'nin bolgedeki bu tip faaliyetlerine cevap olarak Cin, kendi bolgesinde gaz ve petrol gecisini saglayacak olan hatlar insa etmekte ve Rusya'yla birlikte Merkez Asya'yi iceren Pan-Asya enerji koridorunu kurmaya calismaktadir.Ayrica bu bolgede Cin'i ,Rusya'yi,Ozbekistan'i,Kirgizistan'i,Kazakistan'i ve Tacikistan'i kapsayan Sangay Isbirligi Orgutu adinda bir organizasyon kurulmustur.Bu orgut Birlesmis Milletler'in ilkelerine gore kurulmus olup ilkelerini bu birlige bagli ulkelerin bagimsizligini,toprak butunlugunu ve istikrarini saglamak olarak belirlemistir.

Temmuz 2001'de Rusya ve Cin bolgedeki Bati yayilmaciligina birlikte karsi koymak amaciylabir anlasma imzaladilar.Agustos-Eylul 2005'deRusya ve Cin, Cin topraklarinda gerceklesmek uzere genis capli bir askeri tatbikat yapacaklar.Rusya kendi savunma sistemini guclendirmek ve yenilemek icin yeni kusak fuze sistemleri uzerinde yogun bir sekilde calismaktadir.Putin'in onerisi uzerine bu bolgede Rusya,Cin ve Hindistan merkezli bir eksen olusturma girisimi ortaya cikmistir.

Dunyadaki kutuplasmalar arttikca askeri faaliyetletin de buna paralel olarak gelistigini gornekteyiz.Bolgedeki ekonomik ve askeri faaliyetler ABD'nin Cin'le ve Rusya'yla bariscil bir eksende isbirligine gitmemesi halinde genis catismalara ve Asya-Pasifik bolgesinde buyuk kaoslara yol acacaktir.