Şubat 13, 2005

Deprem Gerçekleri - 2


Doğa bilimlerinden nasibini almamış birkaç adam başımızda dolaşan en büyük belayı insan kaynaklı anlamsız bir dezenformasyon senaryosuna dönüştürmüştür. 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri hakkında gerçek bilginin ne olduğunu ayırt edemeyenler, internet üzerinden yönlendirilmekte ve bilimden uzaklaştırılmaktır. Bu adamlar oldukça başka düşmana gerek yoktur. Belki de bizi deprem gerçeğinden uzaklaştırmak için bizi telef etmek isteyenler bu hikayeleri yolluyordur. Böylece bizim halkımız depremleri insan elinden çıkıyor zannederek yanından kamyon geçse yıkılacak evlerde oturmaya devam ediyor. Deprem kimi vurur biliyor musunuz? Bilimden bi haber gafili, deliyi.

Doğadan ders almanın yolu, onun size dikte ettiği monologun dilini öğrenmektir.
Bu monologdan haberi olmayanlar doğal felaketlerden ders almaz. Alsalardı, her
yıl Armutlu Yarımadasının Istanbul-Kocaeli yarımadasına nazaran 18 mm lik bir
hızla batıya kaydığını 1719 dan bu yana Izmit-golcük hattında bir deprem olmadığını
1999 a gecen 280 yılda 5 metrelik bir atımın, fay düzleminde biriktiğini,
Rahmetli Barka ve arkadaşlarının 1997 de uluslararası bir dergide yayınlanan
makalesinde önümüzdeki 10 yıl içinde bu fay kesiminde deprem olma olasılığının
% 70 in üzerinde olduğunun söylendiğini, deprem sonrası ortaya çıkan bilgilere
ve bazı araştırıcıların Marmara denizi çevresinde yaptıkları araştırmalar sonucu
öğrendiklerine göre bu olasılığın %98 olduğunu, önümüzdeki 10 yıl içinde doğu
Marmara da 7.7 lik bir deprem olma olasılığının %75in üzerinde olduğunu, deprem
anında ortaya çıkan ışıkların yer ışıkları adı verilen elektromanyetik alanda
yırtılmalar esnasında radyoaktif ağır gazların oluşturduğu ışık topları olduğunu,
hatta bu ışık toplarının tarihsel depremlerde çizilen gravürlerde kuyruklu yıldız
şeklinde çizilmelerine rağmen bulutların ve binaların önünde çizilerek doğru bir
şekilde gözlemlendiğini, 1894 depreminde Abdulhamit’in depremi düşmanlarının
yaptığını bu nedenle soruşturma açtırdığını, 1354 te gemi yapmasını bilmeyen
Osmanlı’nın Bizans Gelibolu kalesinin depremle yıkılmasında ancak bir ay sonra
yıkılan kaleyi görmeye gittiğini, Bu depremden korkup kaçan Gelibolu metropolitinin
inciline “Bizans dinden çıktı sefahate daldı Allah’ta onları uyarmak için bizi
cezalandırdı” yazdığını okur öğrenirdi.

Bu çerçevede depremin birileri tarafından tetiklenmesi sadece birileri tarafından
bilimden uzak halkları manuple etmek için uydurulmuş bir masaldır. Dünya alem Doğu
Marmara’da depremi her an beklediği bir zamanda bir gecede milli gelirinizin %65
inin, sanayinizin %72 sinin bulunduğu bir bölgede 600 binden fazla insanın ölme
riski altındadır. 1.2 milyon insanın yaralanma riski altında olmasının anlamını
düşünün. Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için düşmanın çalışmasına gerek yok.
Doğa bilimlerinden yoksun bir toplumun yönettiği bir devlet Kuzey Anadolu Fayı’nın
uyarı tokadını anlamadıktan sonra atacağı tekmeyle toz duman olacaktır. Atatürk
Cumhuriyeti bilim temeli üzerine kurdu, hesaplamadığı bir şey vardı. Kendisini
izlediğini söyleyecekler bile bilimden nasibini alamayacak kadar doğadan ve bilgi
edinmekten uzak olacağı gerçeğiydi.

Bilim adamları diyor ki, tarihte üç kere Ayasofya’nın kubbesini çökerten deprem oldu.
Bunun üzerine Ayasofya’da yapılan bir çalışma sonucu bilim adamlarının ortaya koyduğu,
Ayasofya’nın kubbesinin cokmesi icin gereken deprem buyukluğu Mw 7.6 dan büyüktür.
Bu depremler 557-989-1509 dur. Bu depremlerden önce 550 Izmit 975 Izmit, 1500 Gölcük
depremleri olmuş simdi bilin bakalım 1999 dan sonra kaç yılınız kaldı? Sanırım tarih
tekerrür edecek. Zaten tetiklenmiş geliyor.

Gelelim 17 Ağustos ve 12 kasım ile ilgili bilimsel gerçeklerin kısa periyotlu
habercilerine. Deprem tetiklenmesinden söz edenler, her halde aşağıdakileri okuyunca
bu tetikleme ne zaman başlamış anlayacaklardır. Ama bu insanların fay tetiklemesinin
değil doğanın artık saati dolmuş bir mekanizmayı nasıl çalıştırdığının bilgileridir.

Depremden 18 saat öncesinden başlayarak, oşinografik amaçlı deniz tabanına
yerleştirilmiş deniz seviyesi ölçerler, Fayın kuzeyi bloğunda yaygın bir alanda
denizin yavaş yavaş yükseldiğini gösterdi

Anlamı Doğrultu atımlı faylarda bir blok kırılma öncesi yükselirken diğeri çöker.

Kocaeli bloğu da denize yavaş yavaş denize battı. Heybeli ada iskelesinin ayaklarının
denizde kaybolduğunu gözleyen bir bilim adamı depremin öncesi deniz yükseldi sandı
(Göz aldanması ada batıyordu).

DAE’nin KAF güney bloğu üzerinde bulunan gözlem istasyonundaki eğim ölçer depremden
21 saat öncesinden başlayarak güney bloğunun yükselirken güneye yattığını gösterdi.

Bir kurumun elinde bulunan KAF’la ilişkili bir fay sistemi üzerinde bulunan su
kuyularında depremden 3.5 ay öncesinden başlayarak garip anomaliler görüldü.
Ama ilginci deprem öncesi yaşandı. Kırılan faya en yakın kuyu 38 saat önce daha
sonra diğerleri kalp krizi gibi bir dakika içinde metrelere varan düşümler gösterdi.
Kırılma öncesi 14 ile 3 dakika arasında 6 kuyu da bir dakikalık düşüş kaydedildi ve
ardından deprem oldu kuyular kırılma noktasından 140-210 km kadar uzaktılar.
Üstelik bu olaylar 12 kasım depreminde de benzer zamanlamalarla faklı değişimlerle
kaydedildi.

Deprem sonrası ve öncesi arasında yerin radarla yapılan ölçümlerde 300 km uzunluğunda
240 km genişliğinde bir alanda yaygın bir deformasyonla iz bıraktığı görüldü.
Bkz asagidaki link.

http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://www.geo.tudelft.nl/fmr/research/insar/
izmit/ifguk.gif&imgrefurl=http://www.geo.tudelft.nl/fmr/research/insar/izmit/izmituk.html
&h=756&w=1092&sz=779&tbnid=MUKcS0om1csJ:&tbnh=103&tbnw=148&start=3&prev=
/images%3Fq%3DInterferometry%2B%25C4%25B0Zmit%26hl%3Dtr%26lr%3D%26ie%3DUTF-8%26sa%3DG

Deprem den 4 dakika önce Gölcük Üssünde iskeleye bağlı bir gemimiz denizin tabanına
oturdu ve hafif yan yattı. gemide nöbetçi olan komutan oturmayı duyunca dışarı çıktı.
Suyun çekildiğini gördü (göz aldanması deniz tabanı yükseliyordu) Bu sırada bu komutan
denizin üzerinde Hersek deltası tarafından hızla gelen bir ışık topu gördü.
Sonra doğuda yok oldu. Aynı ışık topu Avcılar’da gece balkonunda oturan emekli
öğretmen H.Ö. ve eşi tarafından Adalar yönünde denizin ışımasıyla denizden yükseldiği
ve hızla doğuya gittiği gözlendi. Ardından iki gözlemci de depremin olduğunu anlatıyor:

Ama isin ilginç yanı depremden üç ay önce Kanal 6 da UFO avcısı bir programda Gölcüklü
yeni evli bir çiftin çektiği bir video kayıt yayınlandı. Bu kayıda göre Izmit körfezi
üzerinde üç ışık birbirine göre yer değiştiriyordu. UFO cu arkadaş ise bunu geminin
sekil değişikliği olarak ileri teknoloji olarak yorumluyordu. Oysa bu tur bir gözlem
yıllar önce emekli bir deniz subayının objektifine takılmış Hürriyet gazetesi UFO
haberini manşetten yapmıştı. KAF üzerinde ışık topları yerdeki deformasyon sonucu olan
bir doğal fenomendir.

Bu bilgilerin ölçümle ilgili olanları depremden aylar sonra ortaya çıktı. Bu konu
üzerinde çalışan bilim adamları büyüklüğü 5 ten fazla olan depremlerde benzer olayları
deprem öncesi kaydettiler. Ama bu konuda ödenek yokluğundan sürekli “on-line” bir
bağlantıyla bunu izleyemediler. Sadece rütin veri toplamalar sonrasında karşılaştırma
olanakları oldu.
Depremin tahmini ile ilgili önemli adımlar attılar. Fakat Türkiye’de sel geliyor dendiği
halde kaçmayan bir halkın depremin geldiğine inanmayacağını düşünüyorlar. Çünkü deprem
geliyor deseler bilimsel bilgi ile yalanı ayırt edemeyen bir toplumun yalan bilgilere
inanmayı tercih edeceği kanaatindeler.

17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri aylar öncesinden yer kabuğunda bazı değişimlerle geldi.
Bunun bir çok alet edevatla ölçülmüş kaydı vardır. Ama bu kayıtlar bir merkezde
toplanmadığı için yararlı olamadı. Toplansaydı da olmazdı çünkü bilime değil palavraya
inanma eğilimi daha yüksek bir toplumda yaşıyoruz.

Yer bilimlerinde Türkiye de gerçekten üst düzeyde uzmanlar vardır. Ama bunların bir
çoğunu televizyonda goremesiniz. Onların kim olduğunu öğrenmek için sadece bir üniversite
kutuphanesine gidip “web of science” arama motorundan Marmara, tectonics, earthquake
anahtar kelimeleri ile konuyla ilgili makalelere bakmak yeterlidir. Yoksa her profesorun
de bilim adamı olmadığını öğrenmek olası değildir.

Konuyla ilgili bir uzmanlığı olmayanlara inanmak sadece boş inançtır. Beyninizde ur
varken üfürükçüye gitmektir.

Gelelim Golcuk üssünün ne olduğuna

Askerliğini depremden bir yıl önce DKK da yapmış bir mühendis olarak açıkça
söyleyebilirim ki, Gölcük te fayın geçtiği yer kayalık bir alandır ve bazı asker
yatakhanesi gibi cok basit binalar bulunur. Üssün liman kesimi ise tamamen dolgu bir
zemindir. Burada sadece gemi bakımı yapılan yerler vardır. Yerin altında sığınak bile
yoktur. Bu nedenle fayın geçtiği söz edilen yerde yarıklar oluşması çok doğaldır.
Deprem sonrası karada da bu tür yarıklar oldu, yollar ötelendi binalar ikiye ayrıldı.
Izmit Körfezi bu sistemle milyonlarca yıldır fayın açtığı yarıklarla olusuyor. Tesla
depremi yapacak bir alet yapsaydı bunu merak etmeyin Ruslar ve Cinliler’de yapar,
kendi ülkelerinde bir tek adam yasamadığı yerlerde denerlerdi. Bizde bu depremleri
bilridik. Faylar saat gibi çalışırlar. Ama saati insan saati değildir. Bir fayın
periyodikliğinde bir kaç on yılın önemi yoktur.

Deprem tetikleme komploları dolu raporlar bir tek şeyi dayatıyor. ABD ve Israil öyle
güçlüdür ki deprem bile yapabilir. Bu durumda başımıza gelecek doğal felaket doğal
olmaktan çıkıyor. Doğal olan bilimden ışığını alamamış konuyla ilgili teknik bilgisi
olmayan insanların uydurduğu hikayelere inanacak cahillerin olmasıdır. Gelecekte olacak
bir depremi de önlem almayı bırakıp dedikodulara inanan bir toplum, yarın Türkiye
Cumhuriyeti bu depremle tarumar olunca RTE yıllarca Istanbul’u yönettiği ardından
başbakan olduğu bu ülkede bir tek önlem almadığı halde çıkıp komplocular şahit gösterip
“depremi Israil yaptı, ABD yaptı, Siyonistler yaptı” dese beya kendisini iktidardan
uzaklastirmak için TSK yaptı dese “evet haklıdır mı” denecek. Deprem tetikleyiciler
acaba RTE yi bu olayın sorumluluğundan kurtarmak isteyen emperyalizme mi hizmet
ediyorlar? Çünkü su anda depreme önlem almayan bu konuda yalan yanlış bilgi veren
herkesin yarın cemselerle gidecekleri ve toplu halde sonsuza kadar kalacakları yer
Ikitelli de 1 milyondan fazla insanı gömecek şekilde planlanmış mezar alanı olacaktır.
Depremi insanlar yapamaz. Ama insanlar kafasında her şeyi uydurur ve inanır. Inancın
zararlısı insanı gerçekten uzaklaştıranıdır.

Mürşidi karga olanın burnu ……. çıkmaz.

(Edinilebilir Bilgi)

Son Doğa Olayları

Gercekten The Day After Tomorrow'u hatirlatmiyor mu?... " Sadece

Istanbul'un degil, tum Ulkenin ayni felaket esiginde oldugu, bu sabah
03.30'da Ankara'da simsek-yildirim-gok gurlemeler, ve hayatimda
gordugum en yogun yagmur... gercekten olagan seyler degil gibi geliyor bana.

Son olaylar neyi göstermekte normal olmayan bazı doğa olayları başladı
ve arkasıda gelecek gibi...

Hatırlayın, Gökovadaki tektonik hareketler (o sırada Bodrum'da olan
ve Istanbul depremini bizzat yaşayan bir arkadaşım, bunun depremden
farklı bir şey olduğuna yemin ediyor), ardından onyıllardır ilk defa
Akdeniz ve Avrupa üzerinden gelen iki hava hareketinin Istanbul
üzerinde birleşmesi, Yalova'daki ve Ankaradaki hortum, beklenen büyük depremle
ilgili yapılan açıklamalar, Ankara'da Afetler Merkez Koordinasyon
Kurulu'nun dün yapılan acil toplantısı, bu toplantının "sadece yağmur
ve Istanbul'daki olası felaket için olmadığının" açıklanması... bana
büyük hazırlık hareketleri gibi geliyor...

Siz ne diyorsunuz? Gunluk hareketler mi?

Bu sene 6 ay arayla Istanbul'a gelen bir yabancı araştırma - bilim
heyeti ne yaptılar ve ne yapıyorlar sizce? Tesadüfen bu iki ziyaret
sonrasında hiç de sıradan olmayan felaketler yaşadı - yaşıyor
Istanbul... Aynen 1999 depreminden önce hiç alışık olmadığımız bilim
adamı ziyaretcilerin artması gibi.
(efrasiyab)

Olası ISTANBUL Depremi Sonrası

İstanbul'da bulunan kamu binaları incelendiğinde durum pek parlak görünmüyor.İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zemin Etütleri Dairesinin Japonlarla yapmış olduğu çalışmaya göre bütün kamu binaları dahil olmak üzere, itfayiye, hastane, poliklinik, elektirik, kanalizasyon idareleri ve konutlar üzerinde de hasar hesapları yapıldı.Bu hesaplar,depremin,7.5 ve 7.7 olabileceği varsayımına göre yapılmıştır.deprem bu büyüklerde olursa neyle karşı karşıya kalınılabileceği hesaplanmıştır.
1)Bu hesaplamalara göre;İstanbul'da, büyüklüğü 7.5 olan bir depremde 51.000 binada ağır hasar bekleniyor; bu da 216.000 aile yapıyor. 7.7 büyüklüğündeki bir depremde ise veriler 59000 ağır hasar beklendiğini gösteriyor. 59.000 bina, 270.000 aile demek. İstanbul'da toplam 60.000 - 70.000 civarında ölü 135.000 ağır yaralı bekleniyor.
2)Hastanelerin durumuna bakılacak olursa; bir hastanenin günlük acil servisi, normal zamanda, bin kişiye hizmet ediyor diyelim depremden sonra bu sayı 5 - 10 bine çıkacak tabii o hastane ayakta kalırsa.
3)Doğalgaz servis kutularında bina hasarından ötürü yaklaşık 30 bin kutuda hasar bekleniyor. Bunun yüzde 10'unda yangın çıksa aynı anda 30 bin yangın demek.
4)Kamu binalarıyla ilgili hasarlar hesaplanınca; eğitim binalarının yüzde 6 - 7 si ağır hasar görecek. Yani,100 eğitim tesisinden 7 si ağır hasar görecek.Yüzde 14 civarında eğitim binası ise orta hasar görecek.
5)Hastanelerin durumuda pek farklı değil.İstanbul'da bulunan hastanelerin yüzde 7 -8 i ağır hasar görecek.Buna karşılık en gerekli kuruluş hastaneler olacak durumu artık siz düşünün.
6)Emniyet binalarıda yine yüzde 7 -8 arasında ağır hasar görecek.Bu canlının içinden çıkmasının zor olduğu bir hasar durumu.Emniyet binalarında hasarın yüzde 18 olması bekleniyor.
7)Resmi binalar diye söylenen bakanlık,valilik,belediye diye binaların yüzde 10 u ağır hasar görecek.Orta hasarlı resmi bina ise yüzde 21 - 22 arasında değişiyor.
8)İtfayiye binalarının durumu ise daha iyi çünkü yüzde 3 oranında gözüküyor.Belediye itfayiye binalarını güçlendirdi.
(8 Mayıs 2003 tarihinde yayınlanan tempo dergisinden yararlanılarak hazırlanmıştır.)
Ayrıca Türkiye endistürisinin yüzde 70 i marmara bölgesinde olduğu unutulmamalıdır ve depremin tahminen Türkiye'ye 200 milyar dolar faturası olacaktır bunlar beklenen en az hasar oranlarıdır depremin şiddetine göre ve en önamlisi kaçak yapılanmanın önünü geçilmesse 2 katına çıkabilir.Bir büyük hatırlatma;
DOĞA İLE ŞAKA OLMAZ
DEPREMİN YARIN OLMIYACAĞINI NASIL KANITLAYABİLİRİZ