Deprem Gerçekleri - 2
Doğa bilimlerinden nasibini almamış birkaç adam başımızda dolaşan en büyük belayı insan kaynaklı anlamsız bir dezenformasyon senaryosuna dönüştürmüştür. 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri hakkında gerçek bilginin ne olduğunu ayırt edemeyenler, internet üzerinden yönlendirilmekte ve bilimden uzaklaştırılmaktır. Bu adamlar oldukça başka düşmana gerek yoktur. Belki de bizi deprem gerçeğinden uzaklaştırmak için bizi telef etmek isteyenler bu hikayeleri yolluyordur. Böylece bizim halkımız depremleri insan elinden çıkıyor zannederek yanından kamyon geçse yıkılacak evlerde oturmaya devam ediyor. Deprem kimi vurur biliyor musunuz? Bilimden bi haber gafili, deliyi.
Doğadan ders almanın yolu, onun size dikte ettiği monologun dilini öğrenmektir.
 Bu monologdan haberi olmayanlar doğal felaketlerden ders almaz. Alsalardı, her
 yıl Armutlu Yarımadasının Istanbul-Kocaeli yarımadasına nazaran 18 mm lik bir
 hızla batıya kaydığını 1719 dan bu yana Izmit-golcük hattında bir deprem olmadığını
 1999 a gecen 280 yılda 5 metrelik bir atımın, fay düzleminde biriktiğini,
 Rahmetli Barka ve arkadaşlarının 1997 de uluslararası bir dergide yayınlanan
 makalesinde önümüzdeki 10 yıl içinde bu fay kesiminde deprem olma olasılığının
 % 70 in üzerinde olduğunun söylendiğini, deprem sonrası ortaya çıkan bilgilere
 ve bazı araştırıcıların Marmara denizi çevresinde yaptıkları araştırmalar sonucu
 öğrendiklerine göre bu olasılığın %98 olduğunu, önümüzdeki 10 yıl içinde doğu
 Marmara da 7.7 lik bir deprem olma olasılığının %75in üzerinde olduğunu, deprem
 anında ortaya çıkan ışıkların yer ışıkları adı verilen elektromanyetik alanda
 yırtılmalar esnasında radyoaktif ağır gazların oluşturduğu ışık topları olduğunu,
 hatta bu ışık toplarının tarihsel depremlerde çizilen gravürlerde kuyruklu yıldız
 şeklinde çizilmelerine rağmen bulutların ve binaların önünde çizilerek doğru bir
 şekilde gözlemlendiğini, 1894 depreminde Abdulhamit’in depremi düşmanlarının
 yaptığını bu nedenle soruşturma açtırdığını, 1354 te gemi yapmasını bilmeyen
 Osmanlı’nın Bizans Gelibolu kalesinin depremle yıkılmasında ancak bir ay sonra
 yıkılan kaleyi görmeye gittiğini, Bu depremden korkup kaçan Gelibolu metropolitinin
 inciline “Bizans dinden çıktı sefahate daldı Allah’ta onları uyarmak için bizi
 cezalandırdı” yazdığını okur öğrenirdi. 
Bu çerçevede depremin birileri tarafından tetiklenmesi sadece birileri tarafından
 bilimden uzak halkları manuple etmek için uydurulmuş bir masaldır. Dünya alem Doğu
 Marmara’da depremi her an beklediği bir zamanda bir gecede milli gelirinizin %65
 inin, sanayinizin %72 sinin bulunduğu bir bölgede 600 binden fazla insanın ölme
 riski altındadır. 1.2 milyon insanın yaralanma riski altında olmasının anlamını
 düşünün. Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için düşmanın çalışmasına gerek yok.
 Doğa bilimlerinden yoksun bir toplumun yönettiği bir devlet Kuzey Anadolu Fayı’nın
 uyarı tokadını anlamadıktan sonra atacağı tekmeyle toz duman olacaktır.  Atatürk
 Cumhuriyeti bilim temeli üzerine kurdu, hesaplamadığı bir şey vardı. Kendisini
 izlediğini söyleyecekler bile bilimden nasibini alamayacak kadar doğadan ve bilgi
 edinmekten uzak olacağı gerçeğiydi. 
Bilim adamları diyor ki, tarihte üç kere Ayasofya’nın kubbesini çökerten deprem oldu.
 Bunun üzerine Ayasofya’da yapılan bir çalışma sonucu bilim adamlarının ortaya koyduğu,
 Ayasofya’nın kubbesinin cokmesi icin gereken deprem buyukluğu Mw 7.6 dan büyüktür.
 Bu depremler 557-989-1509 dur. Bu depremlerden önce 550 Izmit  975 Izmit, 1500 Gölcük
 depremleri olmuş simdi bilin bakalım 1999 dan sonra kaç yılınız kaldı? Sanırım tarih
 tekerrür edecek. Zaten tetiklenmiş geliyor.
Gelelim 17 Ağustos ve 12 kasım ile ilgili bilimsel gerçeklerin kısa periyotlu
 habercilerine. Deprem tetiklenmesinden söz edenler, her halde aşağıdakileri okuyunca
 bu tetikleme ne zaman başlamış anlayacaklardır. Ama bu insanların fay tetiklemesinin
 değil doğanın artık saati dolmuş bir mekanizmayı nasıl çalıştırdığının bilgileridir.
Depremden  18 saat öncesinden başlayarak, oşinografik amaçlı deniz tabanına
 yerleştirilmiş deniz seviyesi ölçerler, Fayın kuzeyi bloğunda yaygın bir alanda
 denizin yavaş yavaş yükseldiğini gösterdi
Anlamı Doğrultu atımlı faylarda bir blok kırılma öncesi yükselirken diğeri çöker.
Kocaeli bloğu da denize yavaş yavaş denize battı. Heybeli ada iskelesinin ayaklarının
 denizde kaybolduğunu gözleyen bir bilim adamı depremin öncesi deniz yükseldi sandı
 (Göz aldanması ada batıyordu).
DAE’nin KAF güney bloğu üzerinde bulunan gözlem istasyonundaki eğim ölçer depremden
 21 saat öncesinden başlayarak güney bloğunun yükselirken güneye yattığını gösterdi.
Bir kurumun elinde bulunan KAF’la ilişkili bir fay sistemi üzerinde bulunan su
 kuyularında depremden 3.5 ay öncesinden başlayarak garip anomaliler görüldü.
 Ama ilginci deprem öncesi yaşandı. Kırılan faya en yakın kuyu 38 saat önce daha
 sonra diğerleri kalp krizi gibi bir dakika içinde metrelere varan düşümler gösterdi.
 Kırılma öncesi  14 ile 3 dakika arasında 6 kuyu da bir dakikalık düşüş kaydedildi ve
 ardından deprem oldu kuyular kırılma noktasından 140-210 km kadar uzaktılar.
 Üstelik bu olaylar 12 kasım depreminde de benzer zamanlamalarla faklı değişimlerle
 kaydedildi.
 Deprem sonrası ve öncesi arasında yerin radarla yapılan ölçümlerde 300 km uzunluğunda
 240 km genişliğinde bir alanda yaygın bir deformasyonla iz bıraktığı görüldü.
 Bkz asagidaki link.
http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://www.geo.tudelft.nl/fmr/research/insar/
 izmit/ifguk.gif&imgrefurl=http://www.geo.tudelft.nl/fmr/research/insar/izmit/izmituk.html
 &h=756&w=1092&sz=779&tbnid=MUKcS0om1csJ:&tbnh=103&tbnw=148&start=3&prev=
 /images%3Fq%3DInterferometry%2B%25C4%25B0Zmit%26hl%3Dtr%26lr%3D%26ie%3DUTF-8%26sa%3DG  
Deprem den 4 dakika önce Gölcük Üssünde iskeleye bağlı bir gemimiz denizin tabanına
 oturdu ve hafif yan yattı. gemide nöbetçi olan komutan oturmayı duyunca dışarı çıktı.
 Suyun çekildiğini gördü (göz aldanması deniz tabanı yükseliyordu) Bu sırada bu komutan
 denizin üzerinde Hersek deltası tarafından hızla gelen bir ışık topu gördü.
 Sonra doğuda yok oldu. Aynı ışık topu Avcılar’da gece balkonunda oturan emekli
 öğretmen H.Ö. ve eşi tarafından Adalar yönünde denizin ışımasıyla denizden yükseldiği
 ve hızla doğuya gittiği gözlendi. Ardından iki  gözlemci de depremin olduğunu anlatıyor: 
Ama isin ilginç yanı depremden üç ay önce Kanal 6 da UFO avcısı bir programda Gölcüklü
 yeni evli bir çiftin çektiği bir video kayıt yayınlandı. Bu kayıda göre Izmit körfezi
 üzerinde üç ışık birbirine göre yer değiştiriyordu. UFO cu arkadaş ise bunu geminin
 sekil değişikliği olarak ileri teknoloji olarak yorumluyordu. Oysa bu tur bir gözlem
 yıllar önce emekli bir deniz subayının objektifine takılmış Hürriyet gazetesi UFO
 haberini manşetten yapmıştı. KAF üzerinde ışık topları yerdeki deformasyon sonucu olan
 bir  doğal fenomendir. 
Bu bilgilerin ölçümle ilgili olanları depremden aylar sonra ortaya çıktı. Bu konu
 üzerinde çalışan bilim adamları  büyüklüğü 5 ten fazla olan depremlerde benzer olayları
 deprem öncesi kaydettiler. Ama bu konuda ödenek yokluğundan sürekli “on-line” bir
 bağlantıyla bunu izleyemediler. Sadece rütin veri toplamalar sonrasında karşılaştırma
 olanakları oldu.
 Depremin tahmini ile ilgili önemli adımlar attılar. Fakat Türkiye’de sel geliyor dendiği
 halde kaçmayan bir halkın depremin geldiğine inanmayacağını düşünüyorlar. Çünkü deprem
 geliyor deseler bilimsel bilgi ile yalanı ayırt edemeyen bir toplumun yalan bilgilere
 inanmayı tercih edeceği kanaatindeler.
17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri aylar öncesinden yer kabuğunda bazı değişimlerle geldi.
 Bunun bir çok alet edevatla ölçülmüş kaydı vardır. Ama bu kayıtlar bir merkezde
 toplanmadığı için yararlı olamadı. Toplansaydı da olmazdı çünkü bilime değil palavraya
 inanma eğilimi daha yüksek bir toplumda yaşıyoruz.
Yer bilimlerinde Türkiye de gerçekten üst düzeyde uzmanlar vardır. Ama bunların bir
 çoğunu televizyonda goremesiniz. Onların kim olduğunu öğrenmek için sadece bir üniversite
 kutuphanesine gidip “web of science” arama motorundan Marmara, tectonics, earthquake
 anahtar kelimeleri ile konuyla ilgili makalelere bakmak yeterlidir. Yoksa her profesorun
 de bilim adamı olmadığını öğrenmek olası değildir.
Konuyla ilgili bir uzmanlığı olmayanlara inanmak sadece boş inançtır. Beyninizde ur
 varken üfürükçüye gitmektir.
Gelelim Golcuk üssünün ne olduğuna
Askerliğini depremden bir yıl önce DKK da yapmış bir mühendis olarak açıkça
 söyleyebilirim ki, Gölcük te fayın geçtiği yer kayalık bir alandır ve bazı asker
 yatakhanesi gibi cok basit binalar bulunur. Üssün liman kesimi ise tamamen dolgu bir
 zemindir. Burada sadece gemi bakımı yapılan yerler vardır. Yerin altında sığınak bile
 yoktur. Bu nedenle fayın geçtiği söz edilen yerde yarıklar oluşması çok doğaldır.
 Deprem sonrası karada da bu tür yarıklar oldu, yollar ötelendi binalar ikiye ayrıldı.
 Izmit Körfezi bu sistemle milyonlarca yıldır fayın açtığı yarıklarla olusuyor. Tesla
 depremi yapacak bir alet yapsaydı bunu merak etmeyin  Ruslar ve Cinliler’de yapar,
 kendi ülkelerinde bir tek adam yasamadığı yerlerde denerlerdi. Bizde bu depremleri
 bilridik. Faylar saat gibi çalışırlar. Ama saati insan saati değildir. Bir fayın
 periyodikliğinde bir kaç on yılın önemi yoktur. 
Deprem tetikleme komploları dolu raporlar bir tek şeyi dayatıyor. ABD  ve Israil öyle
 güçlüdür ki deprem bile yapabilir. Bu durumda başımıza gelecek doğal felaket doğal
 olmaktan çıkıyor. Doğal olan bilimden ışığını alamamış konuyla ilgili teknik bilgisi
 olmayan insanların uydurduğu hikayelere inanacak cahillerin olmasıdır. Gelecekte olacak
 bir depremi de önlem almayı bırakıp dedikodulara inanan bir toplum, yarın Türkiye
 Cumhuriyeti bu depremle tarumar olunca RTE yıllarca Istanbul’u yönettiği ardından
 başbakan olduğu bu ülkede bir tek önlem almadığı halde çıkıp komplocular şahit gösterip
 “depremi Israil yaptı, ABD yaptı, Siyonistler yaptı” dese beya kendisini iktidardan
 uzaklastirmak için TSK yaptı dese “evet haklıdır mı” denecek.  Deprem tetikleyiciler
 acaba RTE yi bu olayın sorumluluğundan kurtarmak isteyen emperyalizme mi hizmet
 ediyorlar? Çünkü su anda depreme önlem almayan bu konuda yalan yanlış bilgi veren
 herkesin yarın cemselerle gidecekleri ve toplu halde sonsuza kadar kalacakları yer
 Ikitelli de  1 milyondan fazla insanı gömecek şekilde planlanmış mezar alanı olacaktır.
 Depremi insanlar yapamaz. Ama insanlar kafasında her şeyi uydurur ve inanır. Inancın
 zararlısı insanı gerçekten uzaklaştıranıdır.  
Mürşidi karga olanın burnu ……. çıkmaz.
(Edinilebilir Bilgi)
