Ağustos 11, 2005

"1 Mart Tezkeresi " tecrübesizlik mi yoksa haince bir plan mı ?

2 Temmuz 2001 tarihinde, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'a, New York'tan bir memorandum gönderildi. Bu memorandumda Tayyip Erdoğan'a, küreselleşmenin şehir devletleri demek olduğu, kendisinin de bu yönde hareket etmesi halinde destekleneceği belirtiliyordu.

Sayın Tayyip Erdoğan bu teklifi kabul edince ABD deki devlet üstü güclerin ve dolayısıyla TÜSİAD ve Medyanın desteğinide alarak tek başına iktidara yürümüştür.

Kurucular Kurulu kitabının 8'inci sayfasında "Partimiz merkeziyetçi devlet anlayışından vazgeçilmesini öngörür" denilmektedir.Kurucular Kurulu kitabının 11'inci sayfasında da "Partimiz küreselleşmenin gerektirdiği yapısal dönüşümlerin kaçınılmazlığını ve en az maliyetle gerçekleştirilmesini savunur" denilmektedir.Hemen arkasından 12'nci sayfada, "Partimiz, eğitim hizmetlerinin yerelleşmesinden ve özelleştirilmesinden yanadır" ifadeleri de aynı amaca hizmet etmektedir.Programın 35'inci sayfasında, "Çağımız bir yönüyle küreselleşme çağı, diğer yönüyle yerelleşme ve yerel yönetimlerin devlet sistemleri içindeki ağırlıklarının arttığı bir çağdır" bu anlayış tamamen memarandumun kabul edildiğini ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk`ün bize emaneti Üniter Türkiye Cumhuriyetinin ortadan kaldırılmasına ve eyalet sistemine geçilmesini ön görmektedir peki Türkiye buna hazır mı ? Böyle bir sistem bize zarar mı getirir yoksa fayda mı ? Bu sistem hangi amaçlara hizmet eder hangi güçlerin işini kolaylaştırır ? ELbette ki şer güçlerin bunu en lümpen yerde yaşayan en cahil insanada sorsa kavrıyacak bir bilgiye sahiptir sanırım.

"TÜRKİYELİYİM" kavramını ortaya atan Sayın Başbakan bunu hangi amaçla söylemiştir?TÜRK kimliğini bastırmak ve Türkiye Cumhuriyetinin etnik kökenlere dayalı bir mozaik yapıya dayalı olduğunu vurgulamak amacıyla elbette ki ? Peki halen daha ülkenin güneyinde mevcut faaliyetlerini devam ettiren PKK adlı mikro milliyetçilik yapan bölücü terör örgütünün amaçlarına hizmet etmemişmidir bu sözler onların ekmeğine yağ sürmemiş midir ? Genel olsun yerel olsun tüm secimlerde Ülkemin güneydoğusu ve doğu bölgesi PKK nın siyasi zemini olduğu herkesce bilinen DEHAP tarafından süpürülmüyor mu ? Üniter yapıya sahib devletimizde bir PKK lının evine taziyeye devletin makam arabasıyla gidiyorsa bir Başkan Yerel sisteme geçildiginde devletin arabları bu örgüte çatışmaları için tahsis edilmez mi ?

Kendi silahlarımızla kendi düşmanımızı mı besliyeceğiz ?

Peki diyorsunuz ki şimdi Sayın Başbakan neden böyle bir tehlikeye göz yumabiliyor iktidar hırsı mı ? Kesinlikle hayır bu tamamen bir zamanlar dünyayı kasıp kavuran Komunizme karşı panzehir olarak sürülen ve beslenen ( ABD ve Diğer dünya gücleri tarafından ) İslamcı zihniyetin kökeninden gelen ve Milletcilik değil Ümmetcilik tarfatarı bir başbakanın Demokratik ve Laik Türkiye Cumhuriyetini yıkmaya and içtiğinin ve bu andını Savaşta her yol mubahtır sözünün verdigi heyecanla bir an önce yerine getirmesin bir yoludur . Gelelim 1 Mart tezkeresine , bir devlet adamının yapması gereken nedir ? Devletinin ve milletinin uzun vadede refahını ve huzurunu sağlıyacak atılımlar yapmaktır peki Sayın Başbakan 1 Mart tezkeresinin meclisde kabul görmemesi halinde ilerde önümüze nasıl sorunlar çıkaracağını iyi analiz edememiş midir yoksa etmiştirde böyle olmasını daha mı uygun görmüştür ? Şimdi dikkat !

Sayın Başbakan 1 Mart tezkeresinin gecmesinden yana beyanlar vermiş ve bunun mücadelesini verir gibi medyada lanse olmuştur fakat ne hikmettir ki tezkere gecmemiştir 367 milletvekili olan partinin genel başkanı ve üst yönetimi Tezkere yanlısı olduklarını belirtmiş buna rağmen parti oylamada büyük fire vermiştir acabaa neden ?

Türk askerinin kendi bölgesine girmemesi için Barzani’nin AK Parti’nin Güneydoğulu vekillerini bazen maddi yolları da kullanarak ‘hayır’ oyu vermeleri için cesaretlendirdiğini iddia ediliyor ve işin can alıcı kısmı Sayın Başbakan ilerde bunun Türkiye aleyhine olacağını bildiği için medyada ben Tezkereden yanayım fakat benim partim Parti içi demokrasiye önem verir vekillerime baskı yapmayacağım her kes iradesini o gün oylmaya yansıtacaktır gibi bir beyan verip Tezerenin gecmemesi için elinden gelenide alttan alttan yapmıştır zaten "HAYIR" oyu vereceksiniz diye bir bir doğulu vekillerine talimat vermiştir çünkü onun amaçlarına hizmet ederek durum ancak o tezkerenin çıkmamasıyla ve doğuda PKK nın hortlamasıyla mevcut olacaktır ve tüm bunlara rağmen O Tezkereci taraf olarak bilinecek ve Başbakan haklıydı seslerini duyacaktı.

Mart Tezkeresi ile “En fazla 62 bin askeri personelin ve (255 uçak ve 65 helikopteri aşmaması kaydıyla) hava unsurlarının 6 ay süreyle Türkiye’de bulunması” talep ediliyordu. Söz konusu askerlerin 4’üncü Tümene bağlı 25 bini en kısa zamanda Türkiye üzerinden Irak’a sokulacaktı. Ancak, Meclis yeterli çoğunluk sağlanamadığı için tezkereyi onaylamayınca, ABD’nin Irak’ı işgal planları sekteye uğradı. ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld de yaptığı açıklamalarla, ABD birlikleri kuzeyden giremediği için Saddam’ın birliklerinin tam olarak yok edilemediğini, Irak’taki direnişin ortaya çıkmasında Türkiye’nin bu cepheyi açmasının rolü olduğunu iade ederek birçok kez Türkiye’yi suçladı. Zaferler yalnız savaş meydanında kazanılmaz. Zaferler politikanın masasında, kartları doğru oynayarak da kazanılabilir.1 Mart tezkeresi, Türkiye için çok vahim bir yenilgedir. Çünkü Türkiye’nin kuzey İrak ile ilgili bütün stratejik çıkarlarını elemiş, bunun sonucu güneydoğu Anadolu’da endişe verici bir duruma yol açmıştır. Üstelik bu tezkere, Türkiye ile ABD arasındaki yarım yüz yıllık stratejik işbirliğine ve dostluğa tamiri çok güç bir darbe indirmiştir.

Teoriler.Com / Envaslan