Mayıs 29, 2005

İSRAİL’İN GENETİK PROJESİ

Tarih : 14.05.2005Yer : ŞANLI URFA
Türkiye Cumhuriyeti’nin 59. tek partili koalisyon(!) hükümeti Şanlıurfa`ya geniş bir katılımla geliyor. Şanlıurfa semalarında devlet ricaline ait ATA uçağı ile bakanlar kurulu Şanlıurfa’ya iniş yaptı. Ayrıca 2 uçak daha Şanlıurfa ya yaklaşmaktaydı. Şehir bu üç uçağın neden geldiğini günler öncesinden reklam panolarından biliyordu.Bu üç uçak “HALEPLİ BAHÇE PROJESİ TEMEL ATMA TÖRENİ” için geliyordu. (Daha Ayrıntılı Bilgi Aşağıda)Halk hazırlandı ATA uçağının muhtevasını az çok tahmin ediyorlardı. Başbakan ve bakanlar olabilirdi.Diğer 2 uçakta kimler vardı acaba?İşte koalisyonun diğer ortakları bu 2 uçakla gelmişlerdi.Halk daha sonradan öğrendi ki Kadir Has bey ve ricali bir KOÇAİR`a ait uçakla geldi. Urfa Halkı Koç adına yabancı değildi nede olsa Urfa’ya yatırım yapmış hem de hayvancılık üzerine yabancı ortağı olan İSRAİL menşeli ADI bizden kendisi ONLARDAN olan ATA şirketiyle “şirket evliliği” yapıp KOÇ-ATA şirketini kurmuşlardı. Şehirdeki marketlerde ise bu şirketin HARRAN markalı sütleri satılmakta idi .Koç – Ata şirketi demişken birkaç konudan daha bahsedelim ...Şehir sokaklarında okumuş kesim yani mürekkep yalamış takımı İsraillilerin bu kapalı kapılar ardında genetik mühendisleri ile ne yaptığını az çok kestiriyor. Birkaç tahmin yürütüyordu. Onlara göre bu adamlar 2 iş yapıyor olabilirlerdi.İlk tahminleri “satın aldıkları büyükbaş hayvanlar üzerinde genetik çalışmalar yapıyorlar” yönündeydi. Urfa halkı bu süt ürünlerine temkinli bakıyor diğer markalardan daha ucuz olan bu ürüne pek rağbet göstermiyordu.İkinci tahmin ise tohumlar üzerindeki genetik çalışmaları ile ünlü olan bu ülkenin mühendisleri “SÜT üzerinde bazı değişiklikler yapıyordu”.Buna ek olarak Urfalı olan bir akademisyenin KOÇ-ATA şirketinde çalışanlardan duyduğu bilgi bizler için çok daha önemli. Söz konusu Koç-Ata şirketi çalışanına göre süt içine eklenen bir kimyasal madde vardı! Ve bu kimyasal madde bir hormondu!Buraya kadar sadece iddia gibi görünmesine rağmen eksik kalan parça dün yaptığımız bir görüşmeyle tamamlanıverdi. Bu görüşmeyle gelen bir askeri istihbaratın da eklenmesi, Koç ve İsrail’in GAP’taki tarım faaliyetlerinin hikmetini gözler önüne seriverdi!(Koç belki Türkiye’de ticari faaliyet için resmi bir zorunluluk gibi görünebilir olabilir ama adı “Koç” olunca “hep de niye o çıkar bunun altından” dedirtiveriyor insana?! Koç’un Rum-Yunan ve Yahudi’lerle ilişkileri gerçekten hep ilginç olmuştur!)Bu istihbarata göre : İsrail’in GAP gölgesinde “insan genleri üzerinde değişiklik yapabilecek kimyasallarla tarım kisvesi altında, öncelikle de yöre insanlarına yönelik bir faaliyet yürüttüğü” tesbit edilmişti.Genlerde değişiklik yaratabilen kimyasalların; hormon yüklenmiş taşıyıcı nitelikteki bitkisel-hayvansal besinlerle veya direkt olarak canlılara verilebildiği zaten biliniyor.Bu taşıyıcı besinlerin (bilinen ve emin olunan) adı : Urfa için ucuz Harran SÜTÜ!İş o ki, bu istihbarata göre; İsrail’in bu projesinde, genlerde değişikliğe neden olacak olan hormonların veya kimyasalların alınması gen yapısında hemen bir değişikliğe neden olmuyor!Ta ki 2. bir tetikleyici etkenle tetiklenene kadar! Evet ancak o zaman bir genetik değişiklik gerçekleşiyor!Buradaki açık tehlike şu!Tetikleyiciyle zamanlanabilir yani kontrol edilebilir bir genetik değişiklik demektir bu!Bu bilgi önümüze gelince biz de İsrail’in amacına yönelik kestiremediğimiz eksik parçayı yerine koyuverdik.Şimdi kestiremediğimiz ise bunun neyi etkilediği veya etkileyeceği!Saygılarımızla
Aşağıdaki haber, gerçekten de çok vahimdir! “Türkiye toprakları yabancılara satılıyor”, denilirken bunun yalan veya uydurma bir haber olmadığı artık ortaya çıkıyor!Şimdi sormak istiyorum: “Bu ülke sahipsiz midir?” Bu sefer düşman topu ve tüfeği ile gelmedi! Hayır, ama içeriden topraklarımızı satın alma yoluyla, işbirlikçilerini de nemalandırarak topraklarımızı ele geçirmek istiyor! Filistin i ve bugün Filistinlilerin çektikleri ızdırapları unutmayın! Fakir ve yoksul Filistinliler; Yahudiler vaat edilmiş topraklara gelmeye başladığında, onlara tek varlıkları olan topraklarının tapularını bedellerinin üzerinde satarak, ülkelerini elden çıkardılar!-----------------------------------------------------------Bugün, Filistin halkı ne çekiyorsa, kendi cahilliği ve aç gözlülüğünden çekiyor! Evet, 3 kuruş paraya en kıymetli hazinelerini, var olma nedenlerini, geleceklerini, yani ülke topraklarını sattılar! O zaman dedelerinin gözünü kapatarak sattığı topraklara tekrar sahip olabilmek için, bugün torunları kanı ile canı ile bedel ödüyorlar!HANGİ ŞARTLAR ALTINDA OLURSA OLSUN, KÖY VE TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI DERHAL DURDURULMALI, BEDELLERİ ÖDENEREK GERİ ALINMALIDIR!!!YABANCILARA, ANCAK BİR EV’LİK ARAZİDEN FAZLASI ASLA SATILMAMALIDIR. YARIN ÖBÜRGÜN, TOPRAKLARIMIZI SATTIĞIMIZ BU YABANCILAR, BİZLERİ KENDİ TOPRAKLARIMIZDA, KÖLELERİ GİBİ ÇALIŞTIRACAKLAR, KENDİ TOPRAKLARIMIZDA SÖZ HAKKIMIZI ORTADAN KALDIRACAKLAR, HATTA KENDİLERİ İÇİN ÖZEL KANUNLAR VE İMTİYAZ HAKLARI ÇIKARILMASINI İSTEYECEKLER!!! BU ASLA KABUL EDİLEMEZ!Ülkemizin bugün içerinde bulunduğu şartlar, hızla Kurtuluş Savaşı öncesi şartlara dönmektedir!!!!UYUMA URFA HALKI UYAN!!!UYUMA TÜRKİYE UYAN!!!AKP-İSRAİL ORTAKLIĞIYahudi Urfa projesi imzada Şanlıurfa'nın göbeğine 186 bin metrekarelik küçük bir "İsrail" inşaa ediyorlar. Dinler ve Kültürler Parkı adlı merkezde, bir kilise bir de sinagog olacak. İsrail, proje için 20 milyon dolar ayırdı. Mumcu, 4 yıldır projeyi hayata geçirmeye çalışıyor. Eski Şanlıurfa Belediye başkanı reddetti ama 28 Mart seçimlerinde belediye AKP'ye geçti.Turizm Bakanı Erkan Mumcu 2000 yılında, zamanın Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Bahçıvan'ı Ankara'ya çağırır. Bakanlık binasında yapılan görüşmeye, Bakan Mumcu'nun yanı sıra, iki müsteşar yardımcısı da katılır. Bakan Mumcu, görüşme sırasında masaya bir proje koyar. Projenin ayrıntılarının yer aldığı kitapçığın kapağında şöyle yazar, "Dinler ve Kültürler Parkı Projesi". Projenin tarihi de dikkat çekici "İnanç Turizmi" yılı ilan edilen 2000 yılı. 2000 yılı aynı zamanda, Vatikan'ın Avrasya'yı Hıristiyanlaştırma binyılı ilan ettiği 3'üncü binyılın başlangıcı.186 BİN METREKAREProje, özetle Şanlıurfa'nın göbeğinde 186 bin metrekare alana kurulacak sözde bir parkla ilgilidir. Bakan Mumcu, Belediye Başkanı Bahçıvan'a, proje için dışarıdan 20 milyon dolar para geleceğini söyler. Ancak hangi kurum ya da ülke tarafından verildiğini söylemez. Israrlı sorular yanıtsız bırakılır. 1994 yılından beri Şanlıurfa'da belediye başkanlığı yapan Ahmet Bahçıvan, projeyi eline alır ve incelemeye başlar. Önce, adı konusundaki kaygılarını dile getirir, ardından önemli bir ayrıntı dikkatini çeker. Projeye göre, Şanlıurfa'nın göbeğine bir sinagog ve kilise yapılacaktır. Bahçıvan, Bakan Mumcu'ya "Urfa'da Yahudi yok ki!" der ve projeyi onaylamayı reddeder. Ardından Belediye Başkanı Bahçıvan 4-5 kez daha Ankara'ya çağrılır, Bakan Mumcu da iki kez Urfa'ya gelir. Bahçıvan, sonraki görüşmelerde, "projeden Sinagog ve kiliseyi çıkartın onaylayalım. Eğer proje, iddia ettiğiniz gibi turizm amaçlıysa, eski yıkılmış kiliseleri onarın" der. Bakanlıktan aldığı yanıt, projenin ve kaynağın sahibini de ele verir: "Sinagog yoksa, para da yok!"BÜYÜK İSRAİL'İ İNŞAA EDİYORLARBu önemli görüşmeyi, 1994 yılı ile 2004 yılları arasında Şanlıurfa'yı yöneten en yetkili isimlerden biri aktarıyor. Eski Belediye Başkanı Ahmet Bahçıvan'la görüşme talebimiz, yabancıların toprak alımı üzerine oldu. Bahçıvan'ın, İsrail'in Şanlıurfa'daki sistemli toprak alımlarıyla ilgili son derece önemli açıklamalarını yan sütunlarımızda okuyacaksınız. İsrail'in hangi yöntemlerle, kimleri aracı kullanarak, nasıl topraklarımızı lokma lokma elimizden aldığını net bir şekilde anlatıyor Bahçıvan. Ancak Bahçıvan'ın açıklamalarında dikkatimizi çeken, İsrail'in henüz, Şanlıurfa'da söylendiği gibi büyük miktarlarda toprak almadığı yönündeki açıklamaları oldu. Bahçıvan'a göre, bölgenin altyapısı İsraillileştiriyor.ŞANLI DEĞİL, YAHUDİ URFAİşte, AKP'li Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu aracılığıyla hayata geçirmeye çalıştığı Dinler veKültürler Parkı Projesi, İsrail'in bu amacını gerçekleştirebilmesi için en büyük adım olacak. 2000 yılında atamadıkları bu adımı, AKP Hükümeti zamanında gerçekleştirecekler! İmza atılınca, Urfa, şanlı değil, Yahudi Urfa olacak.İŞTE PROJE!Aydınlık'ın ele geçirdiği, Şanlıurfa'yı Yahudileştirmeyi amaçlayan projenin adı: "Dinler ve Kültürler Parkı Projesi." Projenin yer aldığı kitapçığın girişinde, "2000 yılı İnanç Turizmi için farklı kültür ve inançlardaki toplumları bir araya getiren barışa ve huzura katkı sağlayan, öncü ve örnek bir uygulama olacaktır" deniyor. İsrail Hükümeti tarafından hazırlanan ve yapımı için 20 milyon dolar kaynak ayrılan projenin uygulama alanı 186 bin metre kare. Projenin uygulanacağı yer, Şanlıurfa'nın tam ortası.MİSYONLERE GÖRSEL PROPAGANDA İMKANIProjeye göre, parkın hemen giriş avlusundan sonra karşınıza, 1700 metrekare alana kurulu, "Holo vizyon gösteri birimi ve peygamberler tabletleri" çıkıyor. Burada kurulu 8 ayrı kapalı mekânda, tarih boyunca yaşamış peygamberlerin yaşamları dev ekranlardan Urfalılara görsel olarak sunulacak. Eski Belediye Başkanı burası için, "misyonerlerin propaganda alanı olacak" diyor. Biraz ilerleyince karşınıza Peygamber tabletleri birimi çıkacak. Burada, bütün peygamberlerin hayatı cam levhalara üç dille yazılıp sergilenecek. Parka girenler ilk olarak bu propagandaya maruz kalacak.32 ADET TAPINAKParkta ilerlemeye devam ediyoruz. Yolun iki tarafı "Tanrı'nın evlerine" ayrılmış. Burada, 32 adet taş platformlar üzerine kurulmuş tapınaklar bulunacak. Tapınaklar arasında, Almanya, İngiltere, İspanya, İtalya gibi ülkelerden kilise ve katedral örnekleri yer alacak.SİNAGOG VE KİLİSE SAKLANIYORProjede dikkati çeken en önemli bölüm ise, proje alanının tam ortasına kurulacak olan sinagog ve kilise. Bunlar ibadete açık olacak. Ancak, projenin yer aldığı kitapçıkta bütün ayrıntılar yazılı olarak belirtildiği halde, sinagog ve kilise ile ilgili, proje maketindeki zor seçilebilen küçük bir yazı dışında hiçbir bilgi yok. Kafeteryaların bile kurulacağı alan büyüklüğü hakkında bilgi bulunan kitapçıkta, kilise ve sinagogun kaç metre kare alana kurulacağı belirtilmemiş. Eski Belediye Başkanı Ahmet Bahçıvan, bakanlıktaki görüşmede, projedeki bu ayrıntıyı görünce, "16'şar metrekare olacağı" yanıtını almış.Ancak projeyi inceleyen Bahçıvan, kilise ve sinagogun, yine projede yer alan 615 metrekarelik yüzme havuzuna denk geldiğinin farkına varmış. Özetle, bu iki yapı, özellikle projede bulanık bırakılmış.TANRIYA YÜKSELİŞ TEPESİMaket üzerinde biraz daha ilerleyince, tam yolumuzun üzerine, 2495 metrekare alana kurulu "Tanrıya Yükseliş Tümülüsü" adı verilen büyük bir yapı bulunuyor. Ziyaretçiler, Hıristiyanlık, Musevilik ve Müslümanlık Yolu adı verilen üç ayrı rampadan geçip, kapalı bir avluya ulaşıyor. Rampaların duvarlarında, her dine ait kitaptan alıntılar yer alıyor. Tümülüsün zemininde ise 300 metrekare alana kurulu ve 235 kişilik, çeşitli etkinliklerin düzenleneceği bir salon bulunuyor.FIRATIN DOĞUSU YAHUDİLERE, BATISI HIRİSTİYANLARAProje alanının tam ortasında Fırat ve Dicle'yi temsilen iki su yolu bulunuyor. Sinagog'un Fırat ve Dicle'yi temsil eden su yolunun doğusunda yer alması, kilisenin ise batısında yer alması dikkat çekiyor. Bir de proje maketinin omurgası hac şeklinde yapılmış.Eski belediye Başkanı Bahçıvan'ın verdiği diğer bir önemli bilgi de şu: Bu çapta bir projenin maliyeti 20milyon dolar değil, etse etse 3 milyon dolar eder.PROJE AKP'Lİ BELEDİYENİN ÖNÜNDEEdindiğimiz bilgiye göre, proje 28 Mart yerel seçimlerin ardından yeniden masaya kondu. Bakan Mumcu, Urfa'ya giderek projeyi imzalatacak. Şanlıurfa Belediyesi, son yerel seçimlerin ardından AKP'ye geçti. Belediye'nin başında şu anda AKP'li Ahmet Eşref Fakıbaba bulunuyor.
NOT= Bu haber size eski, tanıdık gelebilir... Erkan Mumcu'nun bakanlık döneminde yoğun olarak ortaya çıkan bu haberin bir spekülasyon haber olmadığı şimdilerde daha net anlaşılmıştır. Urfa'lı duyarlı vatandaşlarımızın şahsımı arayarak haberi yeniden gündeme getirmemi istemelerinden dolayı bu haberi yayınlıyoruz... Eklemek istediğim bir konu varki; artık başka TÜRKİYE YOK! Eğer bu toprakların sahibiysek sahibi olduğumuzu belli edelim. Yok eğer değilsek buralarda bu utançla yaşamaktansa, çekip gidelim.... Bizim Avrupa da yada ABD'de gidecek yerimiz yok. Artık herkezin safını belirlemesi gerekir..... Heleki şu en hassas dönemde bu bize en gerekli olandır.

(alıntı: KasvetliSURAT)