Ocak 15, 2005

Sunî Deprem Meydana Getirme!

11 Eylül 2001’de, ikiz kulelerin yıkılmasıyla sonuçlanan saldırının ardından Amerika,
olayın sorumlusu olarak gösterdiği ve Afganistan’da saklandığını ileri sürdüğü U. Bin Ladin’i
ele geçirmek bahanesiyle söz konusu ülkede bombalamadık yer bırakmamış ve
hattâ yeni geliştirdikleri sunî deprem meydana getirme yöntemini de Afganistan’da
kullanmış ve sonuç almıştı. Biz de bunu ekranlarda haber olarak izlemiştik.
17 Agustos 1999, Gölcük...

Saatler gecenin üçüydü ve insanlar can havliyle kendilerini
evlerinden disariya atarken sanki bir kiyameti yasiyor gibiydiler.
Ali Kirca' nin yönettigi Siyaset Meydani' nda enkazdan kurtarilan
bir bayan sunlari söylüyordu: “O gece ne oldugunu bilmiyorum ama bildigim bir
sey var ki bu, depremden farkli bir seydi.”
Bir iddiaya göre depremden hemen önce Gölcük' ten Avcilar' a kadar genis bir alanda
görülen "ates topu" ile ilgili bilimsel bir açiklama yapilamiyordu.

Birtakim teoriler ortaya atilmaya baslandi. Kimine göre Ruslar
bomba patlatmisti. Kimine göre de Yugoslavya''ya atilan bombalarin
yer kabugunun dengesini bozmasi sebebiyle depremin gerçeklestigini
söylüyordu.
Hatta bazilarina göre isi PKK bile yapmis olabilirdi. Nitekim CNN
televiyonu Basbakan Bülent Ecevit ile yaptigi bir röportaj
sirasinda "depremin arkasinda PKK mi var" sorusuna "Sanmiyorum"
cevabini vermisti. Oysa bu sorunun dogal yaniti "siz ne
saçmaliyorsunuz, depremle PKK’nin ne alakasi var" olmaliydi. Bu
soruya verilen cevap, akillara, PKK nin deprem
olusturabilme ihtimalinin oldugunu düsündürdügü gibi, yapay
depremlerin olabilecegi sonucuna da götürmektedir.

Bu teoriler arasinda akla en yatkin olani Future Times’da
yayinlanan arastirma dizisinde yer alan hikayeydi. Bu senaryoya
göre, San Andreas fay hattinda meydana gelebilecek büyük bir depremin Amerikan
ekonomisine çok büyük zarar verecegini bilen ABD, yer kabugundaki degisimleri
izleyerek, daha deprem olusmadan tektonik katmanlar arasinda artan basinci
degisik noktalardan patlatip bosaltarak, büyük depremi küçük
depremler haline dönüstürmenin yolunu bulmustu. Yillar önce Sırp
asilli Amerikali bilimadami mucit Nicola Tesla tarafindan gelistirilen bu "düsük frekansli
elektromanyetik isinimla yüksek enerji nakli" teknigini, hem Ruslar hem de
Amerikalilar uzun zamandir bir silah olarak kullanmanin yolunu
ariyorlardi.
Bu yöntemle, çok uzaktan, hatta uzaydan genis alanlarda tahribat
yapabileceklerdi. Ancak Pentagon yillardir çok güçlü bir silah
gelistirmek amaciyla üzerinde çalistigi bu projeyi, bir yandan da barisçi "deprem indirgeme"
sistemine uygulamak suretiyle tepkileri azaltmayi ve fonlama devamliligini saglamayi
amaçliyordu. Bu nedenle proje önce Avustralya' nin çiplak ve seyrek
nüfuslu kirsal bölgelerinde denendi ve gelistirildi. Daha sonra bunun
deprem bölgelerinde denenmesine geldi sira. Degisik zamanlarda
Kafkaslar' da, Okyanus tabaninda ve Güney Amerika' daki Ant
daglarinda tektonik uyarilar verilmek suretiyle endüktif deprem yaratma konusunda büyük adimlar atildi.
Bu arastirmalar Amerika' da HAARP ve diger askeri tesislerin
kumanda merkezlerinde yürütülüyordu. Bu arada, Türkiye, Japonya ve
benzeri deprem bölgelerinde de sismik ag sebekeleri kurularak bu
bölgelerin tektonik verileri saniyesi saniyesine devasa bilgisayarlarin kayitlarina gönderilmeye baslandi.
Ve gün geldi bu sistem Türkiye'de denenmek istendi. Bölge zaten yilardir bu amaçla
sismik espiyonaj altindaydi. Nitekim gelismeleri dikkatle takip edenler,
depremden hemen sonra, Türk Telekom' un Türkiye' nin sismik bilgilerini
Pentagon’a ileten NATO Üssü' nün iletisimini nasil kestigini ufak puntalarla
gazetelere düsen haberlerden hatirlayacaklardir.

ABD' nin asil hedefi, Kuzey Anadolu fay hattindaki deneyden elde
Edecegi tecrübe ve bulgulari, San Andreas fay hattina uygulamakti. Bu is
yine çok yüksek askeri gizlilik tasidigindan yürütme isi Israilli
uzmanlara verilmisti. Gerekli makine ve donanim gizlice denizaltilarla Gölcük
üssüne getirilerek oradaki, yeralti, denizalti korunaklarina kuruldu. Türk
makamlari durumdan detay bazda haberdar degildi. Deney basarili olacagindan
sonunda kimse normal dısı bir seyin oldugunu fark etmeyecekti. Bu amaçla
"Gece Sahini Tatbikati" nin Gece 03:00 da baslamasi planlandi.

Gece saat tam 03:00 da dügmeye basilacak ve Gece Sahini devreye
alinacakti. 1-2 dakika içinde de olusturduklari muazzam enerjiyle
Marmara' nin altindaki tektonik tabakayi zayif yerlerinden kirip, aylardir olusan basinci disari
atacaklardi. Böylece büyük bir deprem önlenmis olacakti.

Ama o gece bir seyler yanlis gitti Doga kendini yönetmek
İsteyenlerden bir kez daha intikam almisti. 45 saniye süren deprem, beklenenin 10.000
kat üstünde bir güçle gelmisti. Zayiflayan ve titreyen elektrikler
geri geldiginde, gece saat 03:05' i gösteriyordu.

Kimsenin agzini biçak açmiyordu. On binlerce insan, çoluk, çocuk, o
Enkazin altinda can çekisiyor veya cansiz yatiyordu.
Bu tarihin en büyük felaketiydi; hem de insan eliyle yaratilan...
Iste o andan sonra çantalardan çikan "Q plani" çalismaya basladi.

Ilk önce bölgedeki tüm haberlesme ve elektrik enerjisi felç edildi. Kimsenin
birbiriyle haberlesmesi istenmiyordu. Cumhurbaskani dahi sabahleyin
"benim de telefonum kesikti" seklinde garip bir açiklama yapti.
Cumhurbaskani ve basbakan saskindi. Saatlerce "üzgünüz" bile
diyemediler.

4 dakika içinde Israil Baskani Barak ve Birlesik Devletler Baskani Clinton
ile irtibat kuruldu. O anda Israil' de Ben Gurion' un Lod askeri
havaalanindan 4 adet savas uçagi esliginde 2 nakliye
uçagi havalaniyordu.
2 dakika sonra da Israil Deniz Kuvvetleri ve NATO Güney Deniz Saha komutanligi' na
bagli tüm birlikler DEFCON-4 acil durumuna geçirildi. Amerikan 6' nci
filosuna bagli gemiler de rotalarini Istanbul' a çevirmek için Pentagon' dan emir
aldilar.
Bu arada devreye Avrupa ülkelerinin liderleri de giriyor ve belki
de onlardan da Türkiye için sözler aliniyordu. Yunanistan bile
harekete geçirilerek Türkiye' ye karsi olan hasmane tutumuna son
vermesi saglaniyordu. Tüm Bati baskentleri hareket halindeydi,
panik yoktu. Hersey kontrol ve koordinasyon altindaydi; bir tek Türkiye disinda.

Israilli askerler ve üst düzey subaylar o gece Gölcük' te ne
ariyorlardi. Bu devir teslim töreni her yil yapilan rutin bir ulusal törendi.
Uluslar arasi bir kimligi yoktu. Bunun nedenini simdi daha iyi
anliyoruz.

Hiçkimse bu güne kadar hiç katilmadiklari bu devir teslim törenine
neden katildiklarini sormadi. Ya saskinliktan, ya da telastan,
enkaz altinda kaç Israil askerinin öldügü, kaçinin yaralandigini da soran olmadi. O
felakette kaç Israil askerinin öldügünü ne Genelkurmay yayinladi ne de Israil
böyle bir bilgiyi açiklamak nezaketinde bulundu.

Herkese verdikleri imaj ise, oraya bize
yardim için geldikleriydi. Hemen bir hastane kurdular. Esas
amaçlari enkaz altindaki askerlerini ve önemli askeri malzemeyi çikartarak
götürmekti. Biz de " Bak su Israil'e helal olsun, hemen
yardimimiza kostu" diyerek sevindik.

Sabah saat 03:05 ile 06:30 arasinda Bati' da bu
hareketlilik yasanirken bölgede de çok hizli ve çok gizli askeri
hareketlilik hakimdi. Ancak herkes kendi derdine düsmüs oldugundan bu olaganüstü gizli
operasyondan kimsenin haberi olmuyordu.

Böylece bu isi planlayanlar gecenin
karanligindan da yararlanip denizaltindan parçalari yüzeye vuran
Tesla makinesinin kalintilarini toplayip, yer alti ve yerüstündeki
tüm izleri yok etmeye çalisiyorlardi. Ve bölgeye son hizla gelen
Rus arastirma gemisi dahi sabah saat 06:30' da bölgeye vardiginda,
havanin aydinlanmasiyla birlikte etrafta delil olabilecek tek bir cisim bile kalmamisti.
Deniz altinda olusan radyasyon anlasilmasin, dibe çöken kalintilar arastirilmasin
ve patlama sonucu meydana gelen denizalti krateri ve çukur ortaya
çikarilmasin diye bu bölge derhal askeri karantinaya alinarak dalısa yasak bölge
ilan ediliyordu.
Ancak bütün bu temizlikler yapildiktan sonra
Ecevit ve daha sonra da Demirel' in bölgeye gitmesine izin veriliyordu.
Amerika tüm imkanlarini seferber etti. Clinton Amerikan halkindan
Türkiye'ye yardim etmesini istedi. Kasim' da Türkiye' ye gelecegini ilan
edip; Ecevit' in de bu arada Amerika' ya (belki de binlerce sehidin
diyetini konusmaya) kendini ziyarete gelecegini haber verdi.

Ilk anda çok yadirgadigimiz Saglik Bakani Osman Durmus' un
"yabancilara tek bir hasta bile vermem” demesini, ABD Deniz Kuvvetlerine ait yüzer
hastanede tek bir hastanin bile tedavi edilmedigini, 750 ton yardim
malzemesiyle yüklü bir Israil gemisinin üç gün süreyle gümrükte
tutulmasini simdi yadirgayabiliyor musunuz?

Enkaz altinda binlerce insanımıza karsı bir vicdan borcumuz var. Onlar
geride gözleri yasli on binlerce sevenlerini, sicakliklarindan
mahrum birakirken, sirf Kaliforniya da John' lar, Susan' lar ve

Alice' ler yasasin diye yasamdan çalındıklarını dünya bilsin.