Ağustos 12, 2006

NASA DELIL ORTAYA KOYAMADI!

Aya seyahatin orijinal görüntülerini incelemek isteyen bilim adamına NASA şok bir cevap verdi: "Görüntülen bulamıyoruz!" Duruma en çok sevinense "Zaten hepsi tezgahtı" diyen komplo teorisyenleri oldu.


Benim için küçük, insanlık için büyük bir adım..." Neil Armstrong'un 37 yıl önce dünya tarihine geçen bu sözünün artık hiçbir kanıtı yok. O anın orijinal görüntülerinin, NASA'nın Maryland'deki üssünde kaybolduğu ortaya çıktı. Avustralyalı bir bilim adamı tarafından ortaya çıkarılan olay, "ABD Ay'a gitmedi. Görüntüler stüdyoda tezgahlandı" tezini savunan binlerce komplo teorisyenini de sevindirdi. Teorisyenler, NASAnın sırrını örtbas etmek için kasetleri ortadan kaldırdığına inanıyorlar.

Tarihi önemi çok büyük
Ay'dan gelen görüntülerin tarihiyle ilgili bir araştırma yapan Avustralyalı bilim adamı John Sarkassian, NASA'ya başvurarak kasetleri izlemek istediğini söyledi. Ancak tüm aramalara rağmen kasetler bulunamadı. Hiç kimse kasetlerin yerini bilmiyordu. Bu olay bilim dünyasını ayağa kaldırdı. Bilim adamları şimdi büyük bir engelle karşı karşıya olduklarına inanıyorlar. Orijinal görüntüler, manyetik bantlara kaydedildiği için bozulma riskleri çok yüksek ve bir an önce bulunup dijital disklere kaydedilmeleri gerekiyor. Yoksa, gelecek nesiller, insanlık için büyük adımları sadece bozuk televizyon görüntülerinden izleyebilecek.

Detaylar görülemiyor
20 Temmuz 1969'da gerçekleşen seyahat, NASA'nın zamanın son teknolojisiyle üretilen kameraları tarafından canlı olarak yine NASA'nın Kaliforniya ve Avustralya'daki televizyon istasyonlarına gönderildi. O zamanlar bu görüntüleri işleyecek teknolojisi olmayan televizyon kanalları ise orijinal görüntülerin yansıtıldığı perdelerden çekim yaptılar. Bu nedenle detaylar, orijinallerindeki kadar net olarak görülemiyordu. Manyetik bantlı video kasetlere kaydedilen orijinal görüntüler ise 1970 yılında ABD Ulusal Arşivleri'ne kaldırıldı. Ancak görüntüler, 1984'de hiçbir neden belirtilmeden Maryland'deki Goddard Uzay Üssü'ne taşındı.

Stüdyoya mı ayak basıldı?
Komplo teorisyenlerine göre aya hiç gidilmedi, tüm görüntüler bir stüdyoda çekildi. ABD, SSCB ile bir uzay yarışına girişmiş, rakip uzaya insan göndererek öne geçmişti. NASA da buna karşılık, Ay'a gittik yalanını uydurdu. İşte komplo teorisyenlerinin iddiaları:

70 kilo olan Neil Armstrong, yüzeyde derin izler bırakırken, 1 tonluk uzay aracı neden hiçbir iz bırakmıyor?

Astronot gölgede kalmasına rağmen nasıl bu kadar net ve parlak görülüyor?

Güneş gibi çok uzak bir ışık kaynağından bu kadar güçlü bir ışık gelip de taşların bu şekilde gölge yapmasına neden olamaz. Ama stüdyodaki spotlar yapabilir.

VATAN

Ağustos 10, 2006

Irak: Misket bombaları kullanılıyor - bedeli siviller ödüyor

Uluslararası Af Örgütü sivil ölüm ve yaralanmalarının sayısının yüksekliğinden ve ABD saldırılarında çok sayıda nüfusun yaşadığı bölgelere misket bombaları atmasından derin kaygı duymaktadır.

1 Nisan´da el-Hille kasabasına yapılan ABD saldırısında en az 33 sivilin öldüğü ve yaklaşık 300 kişinin de yaralandığı bildirilmektedir. Uluslararası Af Örgütü özellikle saldırılarda misket bombalarının kullanıldığına ve sivil ölümlerinin bazılarının bunlardan kaynaklanmış olabileceğine dair gelen bilgilerden kaygılıdır.

UAÖ, “El-Hille´nin sivil yerleşim bölgesine yapılan saldırıda misket bombalarının kullanılması hedefsiz saldırıdır ve uluslararası insancıl hukukun ağır ihlalidir” dedi.

“Eğer ABD sivilleri korum konusunda ciddiyse, misket bombalarının kullanımında moratoryum ilan ettiğini duyurmalıdır. Misket bombaları kullanmak sivillerin hedefsiz ölüm ve yaralanmalarına neden olacaktır”

Gelen bilgilere göre el Hille´de kullanılan misket bombaları BLU97 A/B tipinde. Her bombada 202 kutu içecek ebatlarında küçük bombacık (BLU97) bulunuyor. Bu misket bombaları yaklaşık iki futbol sahası büyüklüğündeki bir alana dağılıyor. Bu ´ölü´ bombacıkların en az %5´i ilk temasta patlamıyor ve de facto anti-personel mayın haline geliyor. Çünkü, siviller de dahil bu bombacıklarla temas eden herkes için bir tehdit oluşturuyor.

Kaynak : http://www.amnesty.org.tr/v0304200302.si Uluslararası Af Örgütü - Türkiye

Abu Ghraib’de işlenen savaş suçları

Uluslararası Af Örgütü (7 Mayıs 2006) ABD Başkanı George W Bush’a yazdığı açık mektupta, Bağdat Abu Ghraib cezaevinde Amerikalı görevlilerin yaptığı iddia edilen ihlallerin savaş suçu olduğunu söyleyerek yönetimden bu iddiaların kapsamlı olarak soruşturulmasını ve sorumluların görevi ve rütbesine bakılmaksızın cezasız kalmamasını talep etmektedir.

Uluslararası Af Örgütü, son iki yıldır Amerikalı görevlilerin Irak ve Afganistan dahil gözaltında tutulanlara ihlal ettiğini belgelemiştir.

Savunma Bakanı Rumsfeld’in bu hafta Abu Ghraib’ta yaşananlar karşısında “şok olduğunu” ve bunların “sistematik” değil, “istisnai” olduğunu iddia etmesine rağmen, Uluslararası Af Örgütü son iki yıldır aralarında Beyaz Saray, Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığının da bulunduğu en üst düzey ABD yönetim birimlerine Amerikalı görevlilerin gözaltında tutulanlara zulüm ve vahşet uyguladığına dair bir kesin iddialar sunmuştur.

UAÖ geçtiğimiz Temmuz ayında ABD hükümeti ve Irak’taki Koalisyon Geçici Yönetimi’ne sunduğu memorandumda (CPA) Amerikan ve Koalisyon Güçlerince Iraklı tutuklulara yapılan işkence ve kötü muamele iddialarını dile getirmişti. İddialar arasında dayak, elektrik verme, uykusuz bırakma, başa çuval geçirme ve uzun süreli ayakta ya da çömelerek tutma bulunuyordu. Ne yönetim ne de CPA herhangi bir soruşturma yapıldığına dair ne cevap verdi ne de buna dair bir imada bulundu.

UAÖ’nün defalarca talepte bulunmasına rağmen örgütün hiçbir ABD gözaltı tesisine girmesine izin verilmedi.

UAÖ Genel Sekreteri Irene Khan, “Eğer yönetimin gizleyecek bir şeyi yoksa, incommunicado gözaltını derhal sona erdirerek UAÖ ve BM dahil bağımsız uluslararası insan hakları gözlemcilerinin tüm gözaltı tesislerine girmelerine izin vermelidir” dedi.

“ABD yönetimi Cenevre Sözleşmelerini ve hukuk, insan hakları ve örf ve adetin temel ilkelerini ısrarla göz ardı etmektedir. Bu durum ABD askerlerinin, hiçbir ceza almadan mahkumları aşağılayabileceklerine ve onurlarını kırabileceklerine inandıkları bir ortam yaratmaktadır.

“Bugün Irak’ta gördüğümüz şey, insan hakları ve savaş hukukuna bedelinin ne olduğu dikkate alınmaksızın sürdürülen amansız “terörle mücadele”nin beklenen sonucudur.

UAÖ Amerika hükümetinin uluslararası insan hakları standartlarına bağlılığına dair verdiği karışık mesajlardan duyduğu kaygıyı da dile getirmiştir.

İhlaller Abu Ghraib’le sınırlı değil. Afganistan’daki Bagram ve Kandahar ABD Hava Üslerinde tutulmuş olan çok sayıda kişi ABD gözetimindeyken işkence ve diğer zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muameleye uğradığını dile getirmiştir. Yönetim Guantanamo tutuklularıyla ilgili de Cenevre Sözleşmelerine uygun davranmamıştır.

Guantanamo’da tutulmuş olan Wazir Mohammad UAÖ’ne Afganistan’da tutulduğu sırada pranga ve kelepçelerin aşırı ve zalimce kullanıldığını, uykusuz bırakıldığını ve hücresinden sorgu odasına kadar emeklemeye zorlandığını söylemiştir.

Bagram ve Kandahar’da durumunun yasallığının incelenmesini talep etme hakkı olmadan incommunicado gözaltında tutulmuş, bir avukat ve ailesiyle görüşememiştir. Hiçbir Uluslararası Kızıl Haç Komitesi (UKHK) ile görüştürülmemiştir. Guantanamo’da bir yıldan fazla kalmasına rağmen UKHK temsilcisiyle bir kez, üsteki ilk gününde görüşmüştür.

Guantanamo’da tutulmuş olan Walid al-Kadasi ise Kabil’deki gizli bir gözaltı tesisinde tutulmuş. ABD görevlilerinin ilk sorgulama yaptığı geceye tutukluların “kara gece” dediğini söyledi. “Elbiselerimizi makasla kesip bizi çırılçıplak bıraktılar ve resimlerimizi çektiler… ellerimizi arkadan kelepçeleyip gözlerimizi bağladılar ve sorguya başladılar… beni ölümle tehdit ettiler, el-Kaide üyesi olmakla suçladılar.” Tutukluların uykusuz bırakıldığını ve bazen bunu yüksek sesle müzik dinleterek yaptıklarını iddia etti.

Guantanamo’da çalışmış olan biri UAÖ’ne görüşebildiği tutukluların tamamı değilse bile çoğunun Kandahar veya Bagram’da fiziksel tacize uğradıklarını iddia ettiklerini söyledi. Bu kişi Irak’tan gelen kanıtlar karşısında şaşırmadığını ve Afganistan’daki ihlallerin tutukluları sorgu ve gözaltı için yumuşatmak için yapıldığını söyledi.

UAÖ, Tümgeneral Antonio Taguba liderliğinde sürdürülen ve Abu Ghraib’de “tutukluların sistematik ve yasadışı tacize uğradığına” karar veren soruşturmanın halka açıklanmasının hedeflenmemiş olmasından ve yönetimin şu anki tepkisinin ancak rapor ve fotoğraflar ortaya çıktıktan sonra gelmiş olmasından endişe duymaktadır.

4 Mayıs’taki basın toplantısında iddiaların ağırlığını hafifletmeye çalıştığı görülen Rumsfeld “şu ana dek yapılan suçlamalar kötü muameledir… bu teknik olarak işkenceden farklıdır” dedi. Aslında Taguba’nın “çok sayıda sadist, kaba ve keyfi suç vakası” dediği şey işkence veya zalimane, insanlık dışı ya da onur kırıcı muameledir ve savaş suçudur.

Tutukluları yumruklayıp tekmeleme; çıplak ayakları üzerinde zıplama, resimlerini çekmek için tutukluları zorla cinsel teşhir pozisyonuna zorlama, elektrik verme işlemini örneklemek için çıplak bir tutukluyu kafasında çuvalla bir kutu üzerine yerleştirip el ve ayak parmaklarıyla penisine kablo takma, çıplak tutuklunun boynuna köpek tasması veya kayış bağlayarak bir kadın askerle poz verdirme gibi olaylar yaşanmıştır.

Taguba’nın “tutuklulara uygulanan…kanıtlanmış ihlaller” olduğu sonucuna vardığı bu olayların sorumluları, ABD’nin uluslararası ve ulusal yasalarına karşı yükümlülüklerine uygun olarak yargı önüne çıkarılmalıdır. Soruşturmalar, doğrudan sorumluların yanı sıra daha üst emir komuta zincirini de içermelidir.

Irak’taki tutuklu operasyonlarından sorumlu Tümgeneral Geoffrey Miller’in bu hafta yaptığı uykusuz bırakma ve rahatsız eden pozisyonların tutuklulara uygulanabileceğine dair açıklaması ABD yönetiminin hala, kötü muamelenin işkencenin bir adım öncesi olduğunu ve tamamen yasaklanması gerektiğini öğrenmemiş olduğunu gösteriyor.

Tutukluları yoğun acı verici pozisyonlarda tutmak, başına örtü geçirmek, tehdit ve uzun süreli uykusuz bırakmak işkence ve zalimane, insanlık dışı ya da onur kırıcı muamele yasağının ihlalidir.

UAÖ Başkan Bush’a, ABD gözaltında yaşanan ölüm ve işkencelerle ilgili tarafsız ve şeffaf bir soruşturma yürütülmesi ve sorumluluğu bulunan herkesin yargılanması için çağrıda bulunmaktadır.

Kaynak : http://www.amnesty.org.tr/o1005200401.si Uluslararası Af Örgütü - Türkiye