Mayıs 23, 2006

TÜRKİYE BURAYA NASIL GELDİ?

Güler Kömürcü, Sam Amca'mın etkin ve de yetkin çocuklarının son bir ay içerisinde ülkemize gelenlerine dikkat çekiyor: Richard Holbrooke... Kati Marton... Richard Perle... Marc Parris... Carol Migdalowitz... Fred Haynes... Henri Barkey, Clinton ve de Paul Wolfowits.

'ŞAHİN WOLFOWITS' DE BURADA... Washington'ın Şahin kanadından, Beyaz Saray'ın etkin ismi ve Irak'a kayıtsız şartsız operasyon isteyen Savunma Müsteşarı Wolfowitz'in portresine dikkat çekiyor Kömürcü:
Körfez Savaşı günlerinde etkin isimdi,
11 Eylül'den bir gün sonra Irak'ı ilk telaffuz edendi,
Yani Irak konusunda 'Amerikan Şahinlerinin lideri ve teorisyeni'
Asya'dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı iken, Filipinler'de Marcos rejiminin devrilmesinde başrolü oynamıştı.
Ve de Derviş'in yakın arkadaşı.. (Derviş'le pazar günü baş başa uzun uzun sohbet etti)

GÜREL'E GÖRE İSTİFALAR KOMPLO

DSP'nin ağır topları Bakan Şükrü Sina Gürel ve İstanbul Milletvekili Masum Türker başta, bir grup siyasiye bakılırsa 'İstifalarda-Siyasetteki son gelişmelerde dış güçlerin komplosu etkili oldu.'

KÖMÜRCÜ'YE GÖRE KOMPLO DEĞİL YARDIM!..

Kömürcü; dış güç, dış mihrak-komplo iddialarının altının boş olduğu görüşünde. Ona göre "dünya devleri sadece bütün birimleriyle Türkiye'yi iyi izliyorlar belki de bizim bazı yerliler ellerindeki kartı dışarıdan birilerinin kopya çekmesine müsait tutuyorlar."

1.5 AY ÖNCE BELLİYDİ

Kömürcü, Washington'da, yaklaşık 1.5 ay önceden, bugün bizim şokla izlediklerimize aşina olduklarını ve final sahnesinin yakında başlayacağının belli olduğunu söylüyor.



İLGİNÇ ABD RAPORU

Konuyla ilgili olarak kısa adı CSIS olan ve Merkezi Washington'daki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin Türkiye Direktörü Dr. Bülent Ali Rıza, 24 Mayıs tarihinde, Ecevit sonrası dönemin ertelenmesi başlıklı bir rapor yayınladı (bk.www.csis.org)

'DERVİŞ'E YOL VERİLECEK'

Hüsamettin Özkan ile Derviş arasındaki yakınlaşmaya dikkat çekti, DSP içindeki güç dengelerinin Derviş'e nasıl yol verebileceğini irdeledi, DSP'de istifalar olabileceğini ima etti, İsmail Cem-Derviş-Özkan'ı da içine alan, ilaveten yeni yüzlerin de katılımıyla gerçekleşecek yeni oluşumun sürpriz yapacağını söyledi...


ABD, TEK ADAM DEĞİL EKİP İSTİYOR

Kömürcü, Washington'ın raporunun kırkı çıkmadan gerçek olduğunu belirtiyor ve ekliyor, Washington'ın bir başka önemli düşünce kuruluşunun yönetimdeki isminden, Clinton'ın eski danışmanlarından olan (isminin açıklanmasını istemediği için yazamıyorum) Türkiye'ye de yakınlığıyla tanınan bir 'etkili' (yetkili değil etkili) bir ay önce yaptığimız görüşmede bendenize dedi ki:

'Türkiye için 'yeni formüller' arasında, 'tek adam' yerine 'ekip' siyasetinin geçirilmesi var ve bu çerçevede, İsmail Cem ile Derviş'i, Ecevit sonrasında aynı safta buluşturmak son derece faydalı olabilir. Derviş ille de birinci adam olacak diye kesin bir durum yok. Derviş pekala ikinci adam olabilir ama hangi koşullarda vitrine çıkacağı önemli. (lütfen bundan sonrasını çok daha dikkatle okuyunuz) Derviş bir kriz halinde 'öne' çıkabilir, bu Ecevit sonrası Kıbrıs tartışmalarının zirvede olduğu ya da bir ekonomik harp durumudur. Özellikle bir ekonomik harp ki bu durum pek uzak gözükmüyor, Derviş için zemin hazırlar... Eylüle kadar bu süreç tırmanacak...'

VE DERVİŞ KİLİT DURUMDA...

Peki şimdi ne başladı, ekonomik yangın mı? İşte yine Washington'ın tahminleri yine doğru çıktı, Derviş şu anda kilit konumda.
Son olarak; IMF Türkiye Masası Şefi Juha Kahkonen geçtiğimiz hafta Türkiye'ye geldi ve 'Mevcut ekonomik program, makro ekonomik dengeleri geliştirirken belirsizlik de sürüyor ve yabancı yatırımcılar tedirgin' dedi.
Yine yaklaşık 1 ay önce Sam Amca'mın önemli düşünce kuruluşlarından EuroAsia bir rapor yayınladı ve Türkiye'ye yatırım yapan ya da yapacak olan yatırımcılarına 'durun-dikkat' mesajı verdi.

http://www.geocities.com/shongar/ankara.htm

FACİANIN NEDENİ DENEYLER Mİ?

Pentagon'un sipariş ettiği deneyleri yapan Columbia'nın Akdeniz ve Ortadoğu üzerinde kitle imha silahlarıyla ilgili deneyler yaptığı, dönüş yolunda taşıdığı kimyasal maddeler nedeniyle düştüğü iddia edildi...

Amerika ve müttefiklerinin Irak'a saldırısının Ortadoğu'da haritaları değiştireceğine dair spekülasyonlar devam ederken, Amerikan uzay mekiği Columbia'nın düşüşü, çarpıcı tartışmalara neden oldu. Florida'daki Kennedy uzay üssünden 16 Ocak 2003'de uzaya fırlatılan Columbia uzay mekiğinin, görevi sırasında yaptığı kimyasal ve biyolojik içerikli 80 deney, bu tartışmaların merkezinde yer alıyor.

NASA'dan yapılan açıklamalarda deneylerin biyolojik, kimyasal, tıbbi ve fiziki alanlarda yapıldığı resmen doğrulandı. Bazı çevreler bu deneylerin askeri amaçlı olduğunu, kimyasal ve biyolojik silah deneyleri yapıldığını, deneylerin çoğunun kimyasal saldırı sonrası çevre şartlarını tespit etmeyi amaçladığını ve bizzat Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon'un siparişi olduğunu belirtiyor.

HEDEF IRAK MIYDI?

Uzay mekiğinin deneylerini genelde Akdeniz ve Ortadoğu bölgesi üzerinde yapması da deneylerin Irak'a saldırı hazırlıklarıyla ilişkilendirilmesine yol açtı.

Columbia'nın 7 astronotu, yörüngede geçirdikleri süre boyunca 24 saat durmaksızın çalışarak bu deneyleri tamamladı. Deneyler yoluyla yeni teknolojilerin geliştirilmesi, kanser hücre araştırmalarının ilerletilmesi ve astronot sağlığının geliştirilmesi alanlarında ilerleme sağlanacaktı. İsrailli astronot İlan Ramon'un çalışma konusu, Akdeniz'deki çöl tozlarının çevre üzerine etkisiydi.

Deneylerin kimyasal silahlarla ilgili olduğu iddia edilerek, Amerikan yönetiminin, Irak'a karşı nükleer silah kullanma konusunda aldığı resmi karara atıf yapılıyor. Columbia'nın düşüşüne de taşıdığı kimyasal maddelerin neden olduğu öne sürülüyor. Rus kaynaklar, 80'e yakın bilimsel deney yapıldığını hatırlatarak, bu deneyler arasında Pentagon'un da siparişi bulunduğunu, dönüş yolunda mekikte bulunan patlayıcı veya kimyasal askeri amaçlı bir madde bilinmeyen nedenden kazayı tetiklemiş olabileceğini belirtti.

DENEY SONUÇLARI KAYBOLDU

NASA, uzay mekiği Columbia'nın dünyaya dönerken trajik biçimde parçalanmasının nedenini bulmaya çalışırken, mekikle birlikte çok sayıda bilimsel deneyin veri ve sonuçları da ortadan kayboldu. Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nde (NASA) görevli bilim adamları, Columbia mürettebatınca 16 günlük görev sırasında yapılan 80'den fazla bilimsel deneyin veri ve sonuçlarının bir bölümünün dünyaya "indirildiğini" ancak büyük bölümünün kazayla birlikte kaybedildiğini belirtti. Mekik mürettebatı tarafından "örümcekler, çiçekler, kanser hücreleri ve başka konularda" yürütülen deneyleri "paha biçilmez" olarak niteleyen bilim adamları, deneylerin yarısının özel şirketler tarafından mali olarak desteklenen ticari amaçlı, yarısının da "tamamen bilimsel amaçlı"olduğunu kaydetti.
http://www.geocities.com/shongar/columbia.htm

Mayıs 02, 2006

Yabanci kaynakli mayin temizligi

Altinda petrol denizi bulunan, 510 kilometre uzunluga sahip 3 milyon dönümlük Suriye sinirindaki Türk topraginin 49 yilligina Isviçre üzerinden, mayin temizleme kilifi altinda Mossad'in taseron
sirketlerine ha devredildi ha devredilecek.

Sahibi belirsiz Kardak kayaligi için Yunanistan'la savasi göze alan Türkiye, sira Israil'e gelince niye yelkenleri indiriyor?
Kuskular, Ankara'da Israil gizli devletinin varligini güclendiriyor ?

Suriye sinirindaki 3 milyon dönüm arazi vatan topragi degil mi?
Yoksa Yunanistan düsman da Israil dost mu? Diplomatik üslup disinda kim Israil'e dost diyorsa iste o aslinda Ankara'daki Israil derin devletinin adamidir.
Çünkü Israil dost degil, düsmanin en sinsisi, en kararlisi, en güçlüsü ve en acimasizidir.
Bunu ben degil, Israilli yetkililer söylüyor.

Türkiye, Israil'i taniyan ilk Müslüman ülke olmasina ragmen, yine Türkiye Konya üzerinde Israil savas uçaklarina egitim uçusu yaptirarak,
Filistin halkina ve kendi geçmisine ihanet etmesine ragmen Israil, Türkiye'ye, hem Irak'ta Barzani-Talabani önderliginde kurulmus bulunan
"Yahudi Kürdistan"in merkezinde yer alarak, hem bayraginda tahrif edilmis Tevrat'a göre "Vaat edilmis topraklari" iki mavi çizgi, yani Nil-Firat'i resmederek,
hem Knesset (Israil Parlamentosu) girisine Türkiye Cumhuriyeti topraklarinin bir kismini da içine alan Arz-i Mev'udu çakarak Türkiye'ye sürekli,
"Elime firsat geçtiginde canina okuyacagim" deyip duruyor.

Israil'in Türk ve Türkiye düsmanligi böyle sembollerden ibaret degil. Siyonist Yahudi ABD, AB ve Türkiye içindeki "derin devletine" o kadar güveniyor ki,
zaman zaman küstahlasmaktan, Türk vatani üzerindeki toprak emellerini açikça dile getirmekten de çekinmiyor, çekinmedi.
Daha önce de yazdim. "Lübnan Kasabi" Ariel Saron 1982 yilinda bir Italyan gazetesinde Türkiye'nin isgalini tartismis ve,
"Türkiye ilgi alanimiz içersindedir" dememis miydi? 31.12 1982 tarihli Günaydin gazetesi Saron'un bu küstahligini okurlarina, "Haddini bil Saron" diye duyurmamis miydi?

Siz simdi Saron'un bu küstahligini bir kenara birakin, ABD-Israil ittifakinin Irak'in kuzeyinde bir "Yahudi Kürdistan" kurdugunu ve bu devletin yasayabilmesi için
Akdeniz'e açilma gibi bir mecburiyeti oldugunu, ardindan da, Mossad-Cia ve Ingiliz Gizli Servislerinin 23 Mart 2004 günü bir futbol maçi esnasinda Suriye'deki Kürtleri,
Türkiye'deki ayrilikçi Kürtler gibi nasil ayaklandirdiklarini hatirlayin ve bu bilgilerinizin yanina, 1983 yilinda, zamanin Israil Disisleri Bakani Izak Samir'in,
"Türkiye'yi Kürdistan'i isgal altinda tutmakla" suçladigini koyun; bütün bunlar sizi iknaa yetmediyse, Israil'de herkesin bildigi,
"Bir Türk öldür, rahat et!" Yahudi atasözü üzerinde biraz düsünün bakalim..

Alti âdeta bir petrol denizi olan Türkiye-Suriye sinirindaki 3 milyon dönümlük arazinin 49 yilligina Israil'e devri demek bence
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bu topraklardan ebediyen vazgeçmesi demektir. Türkiye kendi mayinini temizlemekten aciz olamaz…

Türkiye kendi mayinini temizleyemiyor mu, o zaman birakiniz mayinli kalsin. Böylece hem Irak'in kuzeyindeki Yahudi Kürdistan'in Akdeniz'e dogru önünü tikamis,
hem "Nil'den Firat'a" kadar, "Arz-i Mevud" hayalleri kuran ve bu hedefine adim adim yaklasmakta olan Siyonist Israil'in önünü tikamis,
böylece vatana ihanet etmemis olursunuz.

Türkiye'de bir kere olsun Türkler için bir sey yapilmayacak mi? Büyük Ortadogu Projesi için, "Insallah hayata geçer, Diyarbakir da bu projenin merkezi olur"
diyen Basbakan ve Türkiye'yi yönetenler, proje sahiplerinin, "Ortadogu'da 22 ülkenin sinirlari degisecek" diye açikça yazip çizdiklerini bilmiyorlar mi?

Türkiye-Suriye sinirindaki 3 milyon dönümlük vatan topraginin Israil derin devletinin ortagi oldugu sirketlere 49 yilligina devredilmek istenmesi
haritanin bir bakima Türkiye'yi Irak'tan sonra Türkiye üzerinden de ufak ufak degismeye baslamasi degil midir?


Ramazan K.