Ocak 17, 2006

Kışlalı Suikastı

Kültür eski Bakanlarından, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi, gazeteci-yazar Profesör Ahmet Taner Kışlalı, evinin önünde arabasına konulan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti.

Kışlalı, bugün saat 09.30 sıralarında Engürü 84 sitesindeki 3 numaralı evinden çıktı. Evinin önünde park halinde bulunan 06 GK 377 plakalı Volkswagen Passat marka aracının ön camına bırakılan poşeti alan Kışlalı`nın poşeti sallaması sonucu patlama meydana geldi.

Patlama sonucu Kışlalı kolunu kaybederken, etrafta bulunan site bekçisi ve eşi, derhal ambülans çağırdı ve durumu jandarmaya bildirdi. Kışlalı hastaneye kaldırılırken, kopan kolu daha sonra bulundu ve hastaneye gönderildi. Ağır yaralı olarak Bayındır Tıp Merkezi'ne kaldırılan Kışlalı, tüm çabalara karşın hayatını kaybetti.

Hastaneden yapılan açıklamada, Ahmet Taner Kışlalı'nın, saat 10.02'de kalp ve solunum fonksiyonları durmuş durumda getirildiği belirtildi. Yapılan bütün müdahalelere rağmen Ahmet Taner Kışlalı'nın saat 10.25'te hayatını kaybettiği bildirildi.

Saldırıyı yasadışı İBDA-C örgütünün gerçekleştirdiği yolunda iddialar ortaya atıldı.

Ahmet Taner Kışlalı'ya saldırının gerçekleştirildiği evinin önünde, geniş güvenlik önlemleri alındı. Evin Çayyolu semtinde bulunması dolayısıyla çalışmalar ağırlıklı olarak jandarma ekiplerince yürütüldü. Emniyet yetkilileri ile savcılık makamları da olay yerinde inceleme yaptılar. Bu arada Ahmet Taner Kışlalı'nın cenazesi hastaneden alınarak Adli Tıp Kurumu'na götürüldü.

Kışlalı`ya bombalı saldırının meydana geldiği olay yerinde durumlarından şüphelenilen 2 kişi gözaltına alındı. İl Jandarma Alay Komutanlığı`ndan bir binbaşının talimatıyla gözaltına alınan ve kimliklerini ibraz edemeyen kişilerin, Engürü Sitesi`ne yakın bir başka sitede bahçıvan ve bekçi oldukları bildirildi.

Kışlalı`ya yapılan bombalı saldırının tanığı sitenin bahçıvanı Arif Emirhan, Kışlalı`nın arabasının ön camı üzerinde bulunan poşeti eline aldığı sırada büyük bir patlamanın meydana geldiğini bildirdi.

İl Jandarma Komutanlığı`nca olayın görgü tanığı olarak bilgisine başvurulan sitenin bahçıvanı Arif Emirhan, olayın saat 09.30 sıralarında meydana geldiğini belirterek, ``Hoca evinden çıktı, önce
kapıyı açarak arabasına bindi. Daha sonra, arabanın önündeki poşeti görerek, tekrar arabasından indi. Ön cam üzerinde duran poşeti eline aldığı sırada büyük bir patlama meydana geldi`` dedi.

Patlama sırasında, Ahmet Taner Kışlalı`nın sol kolunun koptuğunu gördüğünü ve Kışlalı`nın patlamanın şiddeti ile fırladığını ifade eden Emirhan, bunun üzerine hemen yardıma koştuğunu bildirdi.

Bu arada, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, olay yerinde incelemelerde bulundu. Tantan, saat 11.25 sıralarında geldiği olay yerinde, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Kemal Bayalan, yardımcısı Yarbay Ali Öz ve Emniyet Genel Müdür Vekili Turan Genç`ten bilgi aldı.

İçişleri Bakanı Tantan, incelemelerinin ardından yaptığı açıklamada, DGM Başsavcılığı ve güvenlik güçlerinin, olay yerindeki bulgular üzerinde çalıştıklarını belirtti. Sadettin Tantan, gerekli açıklamanın, incelemelerin tamamlanmasının ardından yapılacağını kaydetti.

''Olayı üstlenen olup olmadığına'' ilişkin bir soru üzerine, soruşturmanın gizli yürütüldüğünü ifade eden Tantan, bu aşamada bu konuda bir açıklama yapılmasının doğru olmadığını söyledi.

Öte yandan, ''mücadele arkadaşım'' dediği Ahmet Taner Kışlalı`nın yakın ``dostu`` olduğunu belirten emekli mühendis Hüseyin Uğurlu, Bakan Tantan`a ``Bu ahlaksızlar tanınmıyor mu? Sizler tecrübeli insanlarsınız, elinizde bunların listesi yok mu?`` diye seslendi.

İçişleri Bakanı Tantan, bu sözler üzerine şöyle konuştu: ``Güvenlik güçleri yıllardan beri bu mücadelenin içerisindeler. Bu tür menfur olaylar halkımızın da desteğiyle ortaya çıkartılmak
mecburiyetindedir. Umut ediyorum ki arkadaşlarımızın çalışması neticesinde süratle ortaya çıkartılır ve adalete teslim edilir.

Türkiye'nin Enerji Kayıp & Kaçak Profili

Prof.Dr. Muammer KAYA, Eskişehir-Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi

Uyuşturucu, sigara, içki, insan, akaryakıt, elektronik eşya, vergi, su, elektrik vs. kaçakçılığı ülkemizin önünü almada zorlandığı en önemli sorunlardan bazılarıdır. Kayıt dışılığının %60’ları aştığı ülkemizde Türkiye’de bütün kaçakçılıklarda olduğu gibi elektrik kaçakçılığının faturasını da aboneler milyarlarca dolar fazla ödeyerek kapatmaktadır. Yılda ülkemizde yaklaşık 1.5-2 milyar dolarlık elektrik kayıp+kaçağı vardır. Gelişmiş ülkelerde %5-9’lar mertebesinde olan elektrik kayıp+kaçağı bizde %20’lere çıkmaktadır. AB ilerleme raporlarında da elektrik kayıp+kaçağının üç kat fazlalığı belirtilmekte olup bu sorunla yüzleşmek zorunda kalacağımız ifade edilmektedir.

Kayıp+Kaçak
Oranı (%) İller

70-80 Mardin, Van, Urfa

60-70 Diyarbakır, Hakkari, Batman, Şırnak, Muş, Bitlis

40-50 Ağrı, Karaman, Iğdır, Erzurum, Bingöl, Siirt

30-40 Kars, Aksaray

20-30 Ardahan, Sinop, Yalova, Kilis, Artvin, Tokat, Tunceli, Nevşehir, Aydın, Edirne, Gümüşhane

20 TÜRKİYE ORTALAMASI

15-20 Mersin, Samsun, Erzincan, Afyon, İstanbul (Avr.), Muğla, Giresun, İzmit, Balıkesir, Hatay, Sakarya, Gaziantep

10-15 Eskişehir, Ordu, Manisa, Adıyaman, Ankara, Çanakkale, Burdur, Kırşehir, Tekirdağ, Elazığ, Malatya, Bartın, Zonguldak, Maraş, Trabzon, Bilecik, Düzce, Adana, Yozgat, Bayburt, Bursa, Rize, Kırıkkale, çorum, İzmir, İst. (Ana.), Çankırı

5-9 AB ve GELİŞMİŞ ÜLKELER ORTALAMASI

5-10 Niğde, Kastamonu, Osmaniye, Isparta, Amasya, Uşak, Bolu, Sivas, Kütahya

1-5 Karabük, Konya, Denizli

(Tedaş, Haziran 2005)


Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki iller kaçak elektriğin en yoğun kullanıldığı yerlerdir. Ülkemizde 28 ilde Türkiye ortalamasından daha fazla kaçak elektrik kullanılmaktadır. Ülkemizde sadece 11 ilde AB ve gelişmiş ülkeler ortalaması altında kaçak elektrik kullanımı vardır. Elektrik kaçağının en az olduğu iller Denizli, Konya ve Karabük’tür.

Türkiye’de her 5 kw’tan biri boşa gitmektedir. Ülkemizde enerjinin yaklaşık yarısı yerli yarısı ithal kaynaklardan karşılanmaktadır. Türkiye’de 1 birim milli gelir artışı için harcadığımız enerji, Avrupa ülkelerinin iki katı olduğundan enerji kayıp ve kaçağının en az yarıya indirilmesi ve etkin enerji tasarrufu yapılması çok önemlidir. Enerji yoğunluğu yüksek sektörlerde: demir-çelik, çimento, seramik, cam, tekstil, kağıt, kimya, petro-kimya ve gübre enerjinin etkin kullanımına yönelik teknolojilerin uygulanması, yaygınlaştırılması ve gerekli tasarruf önlemlerinin alınması ile ülkemiz önemli bir ek kaynak kazanabilecektir. Türkiye’de sanayide 1 milyar $ ve bina-meskenlerde 1.5 milyar $’lık enerji tasarruf potansiyeli vardır. Türkiye, enerjiyi gereği gibi verimli kullanmadığı ve tasarruf koşullarını sağlamadığı için her yıl 3 milyar doları boşa savuruyor! Enerji savurganlığımız her yıl iki Keban Barajı kuracak kadar paranın sokağa atıldığı anlamına gelmektedir. Enerjinin nakil hatlarındaki kayıpları yatırımlarla, kaçakları ise tüketicilerin bilinçlenmesi ve oto-kontrol mekanizmasının tesisi ile azaltmak mümkün olabilecektir. Ekonomik kalkınma ve refahın lokomotifi olan sanayinin en önemli girdisi olan enerjinin ucuz olması; yerli, zamanında, güvenilir, yeterli ve kaliteli olması gerekmektedir. Artan enerji kayıp+kaçağı, enerji maliyetlerini, dolayısıyla üretim maliyetlerini artacağından uluslar arası ortamda/pazarlarda rekabet gücümüz azalmaktadır.

Ocak 03, 2006

7 Evrenli Evren

Evren, bir birinin yapı taşı niteliğinde 7 âlem olarak yapılanmıştır. Her evren ayrı bir yapıya ve niteliklere sahiptir. Üstelik her evren aynı mekandadır. Bu durum insan vücudunun yapılanması gibidir.

İnsan vücudunun her yeri atomlarla kaplıdır. Buna atomik âlem diyebiliriz. Evrenin yapılanmasında, insan vücudundaki atomik âleme karşılık yıldızlar âlemi denk gelir. İnsanın her yeri atomlarla kaplı olduğu gibi, evrenin de her yeri yıldız âlemleriyle kaplıdır. Bu âleme yıldızlar âlemi diyebiliriz.

İnsandaki ikinci âleme gelirsek; o da atomların yapı taşı olduğu möleküler âlemdir. Möleküler âlem de yine aynı mekandadır. Yine onun mekanı insan bedenidir. Herhangi bir ilave olmadığı halde, bambaşka bir âlem teşekkül etmiştir. Evrende bu yapılanmaya, yıldız kümeleri denk düşer. Yani yıldız kümeleri de insan bedenindeki möleküller gibi bir yapıya kavuşmuşlardır.

Fakat onların yapı taşları yıldızlardır. Artık yıldızlar âleminden çok ayrı bir âlem olan yıldız kümeleri âlemi söz konusudur. Bu ikinci bir evrendir. Bu evren de birinci evrenle aynı mekandadır. Üstelik hiçbir ek madde katkısı olmadan birinci evrenin unsurları olan yıldız âlemlerinden teşekkül etmişlerdir. Aynı insan bedeninde moleküler âlemin teşekkülü gibi.

İnsanda üçüncü üst yapılanma makro moleküller şeklinde olmaktadır. Yine ek bir madde katkısı olmadan, çok sayıdaki atomların kimyasal olarak birleşmesiyle üçüncü âlem olan makro moleküller oluşmaktadır. Evrende buna karşılık olarak, yıldızlardan teşekkül etmiş olan galeksiler denk gelmektedir. İnsanda dördüncü âlem olarak organeller gelmektedir, sonra hücreler, daha sonra dokular ve 7. âlem olarak da organlar söz konusu olmaktadır.

Organların bütünlüğü ise asıl, son amaç olan insan âlemini meydana getirmektedir. Evrende de galeksiler, galeksi kümelerini, onlar kendi aralarında yeni bir yapılanmayı, Onlarda başka bir yapıyı, o da bambaşka bir âlemi ve en sonunda onların bütünlüğü tek bir âlem olan evreni oluşturmaktadır. Bu en mükemmel evrendir. Ayni insan bedenindeki en mükemmel âlemin insanın kendisi olması gibidir.

Bütünlüğün kendisi olan insan kendisini oluşturan 7 âlemin hepsinden çok üstündür. Varlığın bütünlüğü olan evren de kendisini oluşturan alt evrenlerden çok daha üstün niteliklerdedir.

Yani bir birinin yapı taşı olan 7 evren ve onların bütünlüğü olan 8. evren şeklinde varlıkta bir yapılanma vardır.
lunaris